Ardahan Lobisi diye mücadele eden STK'lar, gazetecilerin yanı sıra Ardahanlıyım diyenlerin doğru dürüst tanımadığı ve seçimden seçime 'Ardahanlıyım' deyip ortaya çıkan ama Ardahan'ın kaç köyü var, Lori nerede, Goreveng nerede, İl Başkanı kim, İlçe Başkanları kimler diye sorsan bilmeyen Arzu Keskin gibilerinin aday adayı olup memleketi kurtarmaya çalıştığı şu günlerde Kürt düşmanlıklarını HÜDAPAR üzerinden saklayıp, yine Kürt oyları ve Kürtlerin istekleri tartışılmaya başlandı.

Evet, 100 yıl önce birlikte kurdukları ülkede bugüne dek birlikte yaşayan Türkler ile Kürtlerin oylarının tartışıldığı, mevcut iktidar partisinin kuruluşundan bu yana oy aldığı Türkler ile Kürtlere yönelik hizmetlerini anlatıp, bir kez daha oy istediği, muhalefetin ise aynı iktidarın söylemleri ve HÜDAPAR çıkışları ile bu ülkeyi birlikte kuranları kamplaştırıp, bölmeye götürdüğünün iddia edildiği bir seçim sürecinde seçmenlerin de siyasiler kadar gerildiği bir gerçek.

Başta, 6'lı masa ve aday çıkarmayan HDP'nin desteği ile iktidar olacağına şimdiden inanan CHP'nin 'benden gizli yapıyorsun' deyip, 'karşı çıktığı, Demirtaş'ın tutuklanmasına neden olan dokunulmazlıkları kaldırtıp, birçok HDP'li siyasinin hapishane, siyasi yasak, kayyum yolları ile devre dışı kalmalarına sebep olduğu da unutulur.

Ve Cumhur İttifakı içinde olan Erdoğan'ı cumhurbaşkanı adayı olarak ilan eden ama seçime 3 Hilalli adaylarıyla gideceğini açıklayan MHP başta olmak üzere birçokları yeniden aynı konuyu kaşımaya, kaşırken de şimdiden kanatmaya başladı bile...

Öte yandan 'Kürt sorunu denen sorunu çözmek için elimi değil, başımı koydum' diyen mevcut iktidara demediğini bırakmadığı, Barış Süreci adı verilen süreçte çözülecek umuduyla bakılan ancak son dakikada gerek mevcut iktidar gerekse başını HDP'nin çektiği karşı tarafın oyun bozup, buzluğa kaldırdığı o günden bugüne oynanan tüm oyunlara rağmen birlikte olduklarını, kardeş olduklarını belirten Türkler ve Kürtlerin beraber yaşama arzusu hala devam ediyor.

Bu seçimden önce olduğu gibi sonrasında da birlikte yaşamı seçeceklerini bile bile bir oy uğruna yaratılan gerginlikten, şu bir kaç gün kalan seçim atmosferinden olumsuz yönde etkilenseler de daha önceki gibi bu seçim ardından başta siyasilere olmak üzere kendi, aralarına girenleri ellerinin tersi ile geri iteceğine olan inancımla 14 Mayıs seçimleri ardından o çok arzulanan barış sürecinin siyasiler arasında olmazsa da toplumun üzerinde bir Güneş gibi açacağı ve Mayıs'ın sonu kıyametmiş gibi yaratılan puslu havaya izin vermeyeceklerdir.

Evet, kiminin Ulusalcı, kiminin Milliyetçi diyerek kendilerine Türk dediği, kiminin ise eşit haklarımız yok kisvesi altında Türk ve Kürtleri gerdiği şu süreçte Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Komünist, Muhafazakarların seçimlerden sonra da birlikte yaşayacağına olan inancımla bu seçimler öncesi de sonrası da birlikteliğin devam edeceğidir.

Ve o ülkenin ekonomisine de büyük katkı sunan, ölümleri durduran Barış Sürecinin yeniden başlayacağının yanında bir Genel Affın da içinde bulunduğu birçok demokrasi, insan hakları istemi de gündeme gelecek.

Hatta onca yanlış,  baskılara rağmen dün bir araya gelmeyen ve 30 yıldan fazladır iktidar olamayan ama bugün zorunlu, yarın gönüllü olarak bir araya gelmek zorunda olacaklarına inandığım CHP ile HDP'nin yanında seçimleri Beka sorununa çeviren AK Parti-MHP ittifakının bu seçimlerin sonunun kıyamet değil, ülkenin demokrasi adına bir adım daha atıp, ilerleyeceğini anlayacaklardır diyorum.

Çünkü onlar yani siyasiler söylemleri ile toplumu gerseler de o gerdikleri toplum birlikte yaşamayı 9 seçimdir olduğu gibi 14 Mayıs'ta yapılacak olan seçimle de ve başına gideceği sandıkta verdiği oyları ile barıştan, kardeşlikten yana olduklarını bir kez daha anlatacaklarına inananlardanım...