Bu yazıyı yazmaya başladığım sırada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının kamu görevlileri olan YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesi ile yargılandığı şu an bulunduğum İstanbul Anadolu Adliyesinden gelecek haberi bekliyorduk.

Sabah başlayıp, gün boyu süren ve saat 16.00’da kararın açıklanacağı ve sonucun ne  olacağını merakla beklerken saat: 16.23'te ele aldığım bu yazımın karar sonucundan etkilenmemesi için acele ediyordum.

Çünkü karar ne olursa olsun anlatacaklarımın karardan etkilenmemesini istiyordum.

Yani yazımın karar sonrası yaşanacaklardan etkilenmesini istemediğim gibi, anlatacaklarımın karardan çok, kararlı olmanın önemine dikkat çekmesini istiyordum.

Çünkü dün Diyarbakır, Kars, Van ve diğer bir çok ilin seçilmiş belediye başkanlarını hiçbir hukuki karar veya mahkeme kararı olmaksızın görevlerinden alınıp, yerlerine kayyum atandığı ülkede sessiz kalanların sıranın kendilerine geleceğini, ve asıl hedefin Sarı Öküz olduğunu şimdi mi anlıyorlar da insanları Saraçhane'ye çağırıyorlar, "Gelin, yetişin, bizi kurtarın"  diyerek insanları İstanbul'un kalbinin attığı yere çağırmaları ne kadar dürüstlüktür...

İki memura yani bürokratlara, yani dokunulmazlıkları olmayanlara olmadığı ileri sürülen ve hakaret değil, küfür değil normal bir eleştiri sonucu yargılandığı ülkede, panikleyenlerin dün attıkları kıytırık tweetleri ile kendileri gibi seçilmişlerin hiçbir kanuni, hukuki gerekçesi olmadan kararname ile görevden alınan belediye başkanlarına sahip çıkmadıkları için bugün başlarına geleni anlasalar da hal ve hareketleri hiç samimi olmadığı Sarı Öküzün her an görevden alınacağı, içeri atılacağını düşünememişler miydi?!.

Aynı durum tutuklanan kendi milletvekilleri için Ankara’dan İstanbula adalet yürüyüşü yaparlarken, Edirne’de Sakarya’da adı değiştirilen, Silivri’de ve onca hapishanede dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yardımcı oldukları milletvekilleri için neden kaldırıyoruz bayrakları deyip, "Saraçhaneye gelin.." demediklerini de sorgulanmayacaklarını anlamadılar mı?

Kısacası 10. Yıl Marşının çalındığı bir sırada mahkeme başkanının yani hakimin son kararı açıklamak için ikinci kez süre isterken, hala kararın ne olduğunu öğrenmediğimiz ama yazımızın sonuna gelirken bu ülkede ve bu dünyada 'etme bulma..' diye bir şeyin olduğunu gerek muhalefet gerekse iktidarım  diyenler, geçte olsa anlamalıdır.

Kim mi onlar?!.

Bilmem ama asıl suçlular ve  'esas suçlu olan Sarı öküz'  dün kardeş, arkadaş ve dost dedikleriyle bir fotoğraf çektiremeyenlerin bu yazıyı üzerlerine alması gerekir diye düşünüyorum..