Spor camiasına çokta yakın olmayan ama oğlu ve yeğenleri TFF’nin futbol hakemleri olan, kentin, memleketim Ardahan’ın ilk özel kapalı spor salonunu kardeşim kurmuştu. Adeta futbolcu yetiştiren ve bir de Amatör Takımı olan bunların yanı sıra ben de bir dönem kentimin BAL Ligi temsilcisi olan takımın başkanlığını yaparak, ligde kalmasını sağlayan bir gazeteci olarak bu sahada yani spor sahasına yabancı kalmamaya gayret ederek, onca işin arasında göz ucuyla, kulak ardı yaparak takip ettiğim Dünya Kupası nihayet sona erdi.

Eski bir futbolcu olan ülkenin Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda bir partinin genel başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan kadar içinde olamasam da gerek mesleğim gazetecilik işi nedeniyle,  gerekse bir insan olarak duyarsız kalmamaya çalıştığım son dünya kupası izlenimlerime geçmeden benim gibi bu işe çokta yakın olmayanlara bu sahada yaşananları kendimce değerlendirmek istedim. Karşıma ilk çıkan Afrika gibi Avrupa’nın sömürgesi ülkeler arasında olan Arap yarımadasında, Katar’da yapılan bu son dev organizasyonun diğerlerinden daha çok tartışılmasıydı.

Başta hazırlıklar esnasında birçok işçinin ölümü olmak üzere Türkiye’nin de aralarında olduğu birçok ülkeden polis ve güvenlik gücünün korumasında yapılan bu organizasyonun diğer bir yüzü de milyon dolar rüşvetlerin top gibi  dönmesiydi.

Evet, ilk defa 1930 yılında 13 ülkenin katılımıyla Uruguay’da düzenlenen FİFA Dünya Kupası’nın 22.sine ülkemizle gel git ilişkileriyle tanınan Katar ev sahipliği yaptı.

20 Kasım 2022 tarihinde başlayan turnuvanın Katar’da düzenleneceği 2010 yılında belli oldu. Tüm zamanların en pahalı Dünya Kupası olan 2022 Dünya Kupası öncesinde Basra Körfezi ülkesi Katar, 12 yıllık süreçte yaşanan işçi ölümleri başta olmak üzere birçok konuyla tartışmaların odak noktası haline geldi ve hala da tartışılıyor.

Naklen izlemediğim ama başta sonuçları olmak üzere gerçekleşen her maçı sonrasında inceleyip, zaman zaman videolarını izliyerek verilen penaltı kararları başta olmak üzere önemli pozisyonlarını hakem oğluma ve yeğenlerime sorup, tartışırken asıl beni ilgilendiren bu dev organizasyonun siyasi yönüydü.

Fetonun başrolünde olduğu söylenen ve darbe mi, kalkışma mı yoksa kontrollü bir darbe mi diye tartışılan 15 Temmuz’un baş destekçilerinin içinde olduğu söylenen ve mevcut iktidarın oluşturduğu söylenen havuz medya tarafından bir dönemler şerefsiz manşetleri atılan bölge ülkeleri arasında bulunan Katar'da gerçekleşen Dünya Kupası final maçının açılışına katılıp, katil dediği Sisi ile tokalaşan bunun ardından organizasyonun son maçı Fransa ve Arjantin finalini izlemek ve turnuvanın kapanışına katılmak için yeniden Katar’a giden Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı, eski futbolcu Recep Tayyip Erdoğan, maç sonrasında bu kez Tesla ve Spacex'in Kurucusu ve çok şikayetçi olduğu, zaman zaman daraltmakla hatta kapatmakla tehdit edip, kızdığı Twitter'ın da yeni sahibi olan Elon Musk ile bir süre sohbet ederken bu bölgede bulunan ve son aylarda sesi, soluğu çıkmayan Peker’inde o bölgede ve ülkelerde olduğunu da biliyorduk..

Evet, son dünya kupasının oynandığı Katar’ın Ardahan’ın Damal ilçesinin köy kahvesine kadar girip, daha çok yakından tanınmasına vesile olan bu dev organizasyonun diğer önemli bir yönü de içinde dönen rüşvet iddialarıydı.

Güzel seksi bir kadın olan ve Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı olduğunu öğrendiğimiz Eva Kaili'nin adının da geçtiği rüşvet skandalına baktığımızda Arjantin’in kazandığı final maçı ile sona erdiği söylenen Katar’da ki dünya kupasının aslında daha yeni başladığını da görmek gerekir diyorum.

Çünkü burada oynanan oyunun altında yatanın aslında bir rüşvet olayından çok yapamaz denen Katar ve bölge ülkelerinin dünya kupasının da içinde olduğu birçok şeyi yapabileceğini ortaya koymasının acısının yattığını görmek gerekir. Ve bu acıyı çekenin yıllardır bu tür dev organizasyonların kaymağını yiyen ve Katar’ında içinde olduğu bölgeyi sömüren kapitalistlerin kıskançlığı ve ellerindeki kozu Katar’a polis gönderecek kadar güçlenen, samimiyet kuran Türkiye ve Türkiye gibi ülkelere kaptırmalarıdır.

Bunun en açık örneği de sevgilisiyle birlikte Katarlılardan rüşvet aldığı ileri sürülen ve Avrupa Parlamentosunda ki görevinden alınan Eva Kaili kadar güzel ve seksi olan İtalya'nın kadın başbakanı Meloni’nin bir devrimci, solcu, sömürgeye karşı mücadele eden sosyalist ve gazeteciler gibi Fransa’yı Afrika ve bölgeyi sömürmekle suçlamasını gösterebiliriz.

Yani faşist olduğu söylenen ve başbakanlığı kazandıktan sonra 'muhtar bile olamaz' manşetlerini hatırlatan ‘Faşizm İtalya’ya geri döndü’ manşetleri atılan Meloni’nin bu çıkışı aslında rantın ve sömürgenin gün geçtikçe azalması ve paylaşılmamasının gölgesinde biten bir dünya kupası aslında yeni başlıyor dememizin nedeni de bu.

Umarım anlaşılmıştır asıl golleri kimin yediğini anlatmak istememiz..

Not: Spor yazarı olmazsam da kentinin futbol takımının parasızlıktan, sahipsizlikten bir türlü 3. lige çıkamadığı adım gibi fakir Ardahanlının dünya kupası düşünceleridir...