Siyaset denince akla hemen siyasetciler, Politika denince de politikacılar geliyor. Bu anlamda siyasetci gibi söylemlerde, politikacı gibi eylemlerde bulunmak, analiz etmek ya da görüş sunmak gibi bir niyetim yok.

Elbette siz okuyucular arasında bu alanda meslek sahipleri ve/veya siyasi görüşüne karşılık bulduğu parti sempatizanları vardır.

Başlıktan da anlaşıldığı gibi sizleri,  bireylerin yaşam siyasetlerinde çizecekleri politik yol çerçevesinde sanatsal bakış ile sohbette ağırlamak isterim.

Yaşamımızda hayati, bedensel, zihinsel, fiziksel, ekonomik, ruhsal yani insana dair ne varsa yaşam siyasetimizle belirler, politikamızla uygularız. Bu her bireyin yeteneği, ilgisi, bilgisi, görgüsü, hayali, ekonomisi, çevresi ve olanakları ölçüsünde belirledikleri yaşam siyasetleridir.

Bireyler bu siyasetlerini hayata geçirirken de politik duruş ve haller sergilerler.

Yaşam siyasetinde politika sanatı bireylerin niteliğini ve niceliğini açığa çıkarır.

Nasıl bir kültürle evrilmek istediğimizi, ne tür kitap okuyacağımızı, hangi sinemaya gidip hangi filmi izleyeceğimizi, nasıl bir eğitim istediğimizi, nasıl bir çevrede yaşayacağımızı, nasıl giyineceğimizi, nasıl bir iş yapacağımızı, ne yiyip ne içeceğimizi yani yaşamsal tercihlerimizi kendimize kazandırdığımız siyasetimizle belirler, politikalarımızla başarabildiğimiz kadar hayata geçiririz.

Bazı örneklerle değindiğim insana dair yaşamsal gerçeklilikler ancak kişisel vizyonla, misyonla, estetikle sahip olunan bir duruştur. Duruşumuzu ortaya koyarken de bir takım politik davranışlar, tercihler, haller sergileriz.

Ne mi demek istiyorum. Bir örnek daha verelim. Sanat sevdalısı biri doğal olarak sanat ile iç içe olmak ister. Sık sık sanat ortamında bulunur, satın alır, izler, dinler, söyler ve/veya hobi olarak ya da meslek olarak üretir. Bu sanat sevdalısının sanat ile iç içe olması yaşamsal siyaseti gereğidir. Siyaseti gereği de izlediği kendisine düsturb edindiği kişisel politikaları vardır. Filan sergiye gitmek, filanca müziği dinlemek, filanca sporu yapmak vb. gibi.

Sanata ya izleyici, okuyucu, boyutuyla ya da üreterek dahil olan sanat sevdalısı bu birey, yine doğal olarak siyasetini belirler ve hayata geçirme politikasını geliştirir.

O halde ben siyaset nedir bilmem, politikadan anlamam demek, süregelen yaşamsal varlığımızı sadece hayatta kalmak, edilgen olmak, önerilen, dayatılan yaşamı sürdürmekten ibaret birey olmaktan uzak kılacaktır.

Burada değineceğim diğer önemli husus da,  yaşadığı topluma doğru bütünlük içeren siyaset ve politikalar da bu bireysel tercihleri hızlandırır veya yavaşlatır.

Bireyler kendi siyasetleri ve politikaları gereği en uygun olan, yaşamları için en yakın duran, huzurları için en umut veren, birlikleri için en birleştirici olan topluma hitap eden siyasi partileri, siyasetçileri ve politikacıları seçer veya desteklerler. Bu bağımsızlık ruhu her bireyin kimyasında, ruhunda vardır.

''Sanata bağımlı olan Sanatçılar ruhen bağımsızdır. Kanun, yasa, sanat kuralları gibi yaşama dair yükümlülükler ise bağlılıklarıdır. ’

Değerli sanat dostlarım yaşam siyasetiniz ve politika sanatınızda yarınlara umutla, sevgiyle, barışla erişeceğiniz nice güzellikler diliyor, yüce gönüllerinize ‘‘Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Kitabımdan bir şiirimi, Youtube’da yayımladığım bir şarkımı ( Her gün beni arıyordu https://www.youtube.com/watch?v=xFtlS-SldBQ  ) ve yağlıboya çalışmamdan bir görselimi bırkıyorum. Sanatla kalın, güzelliklerle çoğalın.

OL DEYİP DE ALLAH VERDİ

Bu alemi yaratan kim

Kim ol dedi kim can verdi

Yeri göğü donatan kim

Ol deyip de Allah verdi

 

Cana canı veren Allah

Tenden canı alan Allah

Cana ruhu Bismillah

Ol deyip de Allah verdi

 

Bir zerreden okyanusa

İlk nefesten son nefese

Hayat bulup yaşıyorsa

Ol deyip de Allah verdi.

Perihan KOCA

 

www.perihankoca.com
perihankoca9@gmail.com

perihan_koca@hotmail.com

Facebook & Twitter & Instagram