İnsan denen varlık varoluştan günümüze kadar olduğu gibi bilinmeyenin sonsuzluğuna kadar yaşamak için ürettiği gibi tüketmeye de programlanmıştır.

Yaşamın izlerine ulaşıldığı ilk süreçte üretim aşamasına geçmeden tüketme ile başlamışlardır yaşama. Ki bu yaşamsal olgu hala geçerlidir.

 ‘‘Üretmeden tüketmenin sınırlı süresi vardır.’’ Bireyin dünyaya gelişinden ilk ayaklanmasına, kendi doğal ihtiyaçlarını karşılamaya başlamasıyla geçen süreç tüketim esaslıdır.

Konuşmayı öğrenip eli kalem tutan, becerilerini geliştiren birey nihayet maddi üretme aşamasına geçer. Hissi boyutta hayal gücü ile manevi üretimi ilk cümleleri kurduktan yani konuşmayı öğrendikten sonra başladığı için manevi üretimi, maddi üretiminden daha önce gelişir.

Doğanın düzenine baktığımızda, doğayı insanoğlundan ayıran önemli ayrıntılar dikkat çeker.

‘’Doğa kendi dengesini korumak için üretir ve tüketir. Doğada yaşayan diğer canlılar da üreyerek, tohumlayarak ürettikleri gibi, ihtiyaçları kadar tüketirler.’’

Üretmek ve tüketmenin doğal döngüsüne sanat penceresinden bakmak, hissiyatımı en kısa yollarla sizlerle paylaşmak isterim.

Daha önce ‘‘Üretilen sanatı tüketme sanatı’’ Başlıklı yazımda; ‘’Üretim ile tüketim arasındaki yaşamsal döngü gibi, Sanatta da üretim ve tüketim döngüsü vardır. Ürettiği sanat ürünlerini ortaya koyan sanatçı, eserinin tüketiminde öncelikle ruhsal güzellik arar. Sanat ürününün tüketimindeki kasıt parasal değer değil, manevi değerlerin korunarak güzelliklerle çoğalması, sanat ahlakı ile karşılık bularak algılanması, sunulması, paylaşılıp ağırlanmasıdır.’’ demiştim.

Sanatta, sanatçı ya da sanatın hangi alanında üretme emeği veriyorsa o isimle anılan kişi (Ressam, Şair, Bestekâr vb. gibi) ürününü ortaya koyar. Açığa çıkardığı bu ürünü olanakları ölçüsünde kamuyla paylaşır. Kamuda bulduğu karşılık kadar bilinir, tanınır ya da anılır.

Diğer taraftan ortaya koyduğu ürün artık kamuya aittir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, hiç kimse kamuya ait olan bu ürünü hiçbir şekilde alıp ilk sahibini yok sayarak kendisine mal edemez. Ürünü, üreteni ile birlikte anmak gibi zorunlu bir mesuliyeti unutmamak gerekir.

Sanatta, bireysel çalışmaların tüketim yolculuğunda, tamamlayıcı unsurlar devreye girer. Bu unsurlar elbette ki tüketim aşamasında kendini gösterir.

Örneğin; Bir bestekârın ürettiği çalışmalarını sergileme kararı ürününü tüketime sunmuş anlamı taşır. Bu tüketimde Saz ya da sazlar, eğer şarkı sözleri içeriyorsa yorumcu, ya da şarkıcı ve onları yöneten, yönlendiren, teknik destek veren birçok unsur devreye girer. Burada ekip çalışması söz konusudur. O halde ürün (beste) olmadan, yani üretim olmadan tüketimden söz edemeyiz. Ne bir şarkıcı beste olmadan var olabilir ne de enstrüman çalan kişi (çalgıcı) var olabilir. Ayrıca dans ile de icra edilen müzikleri de unutmamak gerekir. Burada da bir ya da birden çok dansçı figür ile oluşan tamamlayıcı unsurlar söz konusudur. Diğer taraftan onlar olmayınca da bestekarın ürünü kâğıt üzerinde kalır. Birden bütüne olan bu estetik, ahlak, bilgi, donanım ve yetenekle kuşanan yolculuk izleyicisi olan sanat severle, ilgisi olan halkla buluşur.

Bu bakışla sizlerin ürünü tüketme hususunu çeşitlendirerek, yelpazeyi genişleterek okuyacağınızı, derinleştirerek sanatın ruhuna ruh katacağınızı biliyor ve/veya umut ediyorum.

‘‘Tüketimin güzelliğini güzellikler katarak yapmak da ayrı bir sanattır.’’

Değerli sanat dostlarım, konuk olarak davet edildiğim, siz değerli sanat dostlarımızı yanımızda görmekten mutluluk duyacağım etkinliğin, duyuru davetini sizlerle paylaşmak isterim.

‘‘Karanlık Göğün Yıldızları’’ adlı eser, sinema, dizi ve tiyatro oyuncusu olan, usta sanatçı Selma Sonat yönetiminde, değerli ekibi ile birlikte sahnelenecektir.

Sanata, insana, doğa ve çevreye güzellikler katarak katkı sağlayan, Yüksek Jeoloji Mühendisi, Bestekâr, Yazar, Müzisyen Hakkı ÇOPUROĞLU'nun notalarla donatarak can verdiği ve Şiiri Ressam, Bestekâr, T.C. Kültür Bakanlığı Halk şairi Sanatçısı Perihan KOCA’ya ait olan ortak eser, final şarkısı olarak yer alacaktır.

Cumhuriyet kutlamaları kapsamında, 05 Aralık 2022, Saat 20:00’de Armutalan Kültür Merkezi / Marmaris’te halka açık (ücretsiz) sahnelenecektir.

İlerleyen zamanlarda gerçekleştireceğimiz yazılı sohbetlerde birbirini tamamlayan (matruşka gibi iç içe olan) bu önemli sanat duraklarımızda sizlerle nefes almaya devam edeceğim.

Bir sonraki yazılı sohbetimizde görüşmek üzere, yağlıboya resmimin görselini, ‘‘Güfte Renginde Şiir Ritminde’’ Kitabımdan bir şiirimi ve Youtube’da yayımladığım (Tahtımızı yaparız da https://www.youtube.com/watch?v=vWE_tItdYLk ) şarkım ile veda ediyor, tüketimde sanat ruhunuzu koruyarak, yaşama sanatsal dokunuşlarla bakıp, üretip tüketeceğiniz yürekler, yüreklilikler diliyorum. Sanatla kalın, aşkla çoğalın, mutlulukla alkışlayın/ alkışlanın.

        YÜREK YÜZÜNDE

Duysa da kulağın tüm sözlerimi

Anladın mı sandın gönül dilimi

Seyrettim yüzünün her çizgisini

Görmedim kalbinle dinlerken seni

 

Yoruldum ben artık sana koşmaktan

Usandı kelimeler sessiz kalmaktan

Konuşmaz ki dilin hep suçlamaktan

Duymadım kalbinle söylerken seni

 

Sen gibi kimseyi hiç yaşamadın

Yürek yüzünde hep maske dolaştın

Dolsa da gözlerin yaşsız ağladın

Bilmedim kalbinle özlerken seni

 

Sözcükler isyanla firar ettiler

Solumda mısralar sağımda renkler

Gam telinde durup siyah çizdiler

İsterdim kalbinle severken seni

Perihan KOCA

 

perihankoca.com

sanatinrenkleri.com

perihankoca9@gmail.com

perihan_koca@hotmail.com

Instagram & Twitter & Facebook