“Hayat bizi resmen dört işlemle sınar; Gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der. Gerçek hayat, minik değişiklikler meydana geldiğinde yaşanır. Sadelik, iyilik ve doğruluğun olmadığı yerde, büyüklük de yoktur. LEV TOLSTOY”
**
Bu deprem bir hekim olarak beni çok etkiledi değerli dostlarım.
Ara ara sabahları dışarı çıktığımda, kedileri beslemek için hazırladığım yiyecekleri sokakta dağıttığım zaman; iki tane “Kangal Kırması Köpek” gelip, serptiğim bu besin artıklarını diğer kedilere vermeyip, onları havlamaları ile püskürttüklerini farkettim. Ben bu duruma köpekleri üzmeden, onlara şiddet uygulamadan, barışçıl bir şekilde nasıl bir çözüm bulacağımı, nasıl beraber yemeleri gerektiğini düşünürken, bu sabah ilginç bir tablo ile karşılaştım. Ne mi oldu? Biraz soluklanıp, arkanıza yaslanın, hemen anlatayım size.
**
Daha önce her kedi yemek paylaşımı sırasında köpeklerden ayrı ayrı kendilerini savunurken, kimi kaçıp, kimi geri çekilmiş gibi yapıp, tekrar yiyeceklerini almayı denerken, bugün tüm kedilerin birlikte hareket ettiğini gördüm. Başlarında Tekir Kedi ile birlikte , sanki aynı orkestranın birer üyeleri gibi MAVVVV diyerek her iki köpeği birlikte geri püskürttüler. Köpekler neye uğradıklarını şaşırıp, geri durdular. Sadece onlara verdiğim gıda artıklarıyla yetindiler. Bu arada ürkek gözlerle kedilere baktıklarını farkettim. Kediler hep birlikte verdiklerim yiyecekleri sindire sindire iştahla yiyorlardı. Şaşırmadım desem gerçekten yalan olur. Derin hayallere daldım. Kedilerin de Beyin Kortekslerinin, yani kıvrımlı beyinlerinin de zamanla gelişebileceğini düşünerek, liderleri olan Tekir Kedi ile sohbet edebileceğimi düşündüm. Ne derseniz deyin ister hayal, ister rüya deyin!..Bakın bana neler anlattı Tekir Kedicik ?
**
“Bizlerin sadece ilkel beyin diye adlandırdığınız AMİGDALE’miz var sanmakla aldanıyorsunuz!
Biz kedilerin de ön beyin kısmında kıvrım kıvrım kabuklu kısmımız, sizin deyiminizle Korteksimiz az da olsa var. Şu an evrimleşip, gelişiyor. Bakın birlikte hareket edip , köpekleri püskürttük. Sizler doğadaki tüm üretimleri bir avuç azınlığa kaptırmış olup, birde korteksimiz gelişkin diye böbürleniyorsunuz. Habire egolarınızı şişiriyor, küçük olsun benim olsun diyorsunuz. Para babaları da sizleri parmağında oynatıyor. Hani meşhur bir deyiminiz var ya! Biz kediler çok severiz.
“Bir deli taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış” diye. Gördüğümüz kadarıyla İyiler olarak sizler bencil davranarak, bir türlü örgütlenip ortak hareket edemiyorsunuz. Vah halinize! Bırakın dernekleri, en küçük apartman yönetiminde bile durumunuz böyle. Devamlı bölünüp, un ufak oluyorsunuz. Toplumcu, olaylara sınıfsal bakan, siyaseti emekçiler için yaptığını iddia eden, bu amaçlarla kurulan, sayısını biz kedilerin bile akıl edemeyeceği kadar çok olan, güya emekten yana, eşitlikten yana olduklarını ilan eden dernekleriniz, platformlarınız, meslek odalarınız, partileriniz var. Niçin aynı dili kullanıp ortak aklı devreye sok(a)mazlar? Bakın biz kediler köpeklere karşı farklı ses çıkarıyorduk. Bir türlü doğru olan tavrı devreye sokamadık. Devamlı yiyeceklerimizi köpeklere kaptırıyorduk. Şimdi hep birlikte MAVVV diye miyavlayarak, sesimiz daha gür çıkardık. Böylece köpekler geri çekildi. Bilmem ne demek istediğimizi anlatabildim mi sevgili doktorum, değerli hocam?
Demez mi?
**
Daha sonra neler mi oldu? Verdiğim yiyecekleri köpekler kedilerle beraber, ihtiyaçları ölçüsünde paylaşıp, güle oynaya birlikte yediler. Şimdi hepsine verdiğim yiyecekler onlara yetmekte, hatta fazlasını diğer mahalledeki kediler tüketerek, aç kedi olgusu kalmamaktadır. En iyisi biz kedileri örnek alsak iyi olmaz mı? Ne dersiniz?
**
Sözümüzü Aşık Mahzuni Şerif Ustamızdan güzel bir Ezgi ile bitirelim. Tam da bugünlere uyuyor.
“YUH YUH! “

Bu Kadar Milletin Hakkın Alanlar
Onları Kandırıp Zevke Dalanlar
Diplomayla Olmaz Hakim Olanlar
Suçsuzun Başına Çöktüm İse Yuh

Sevgilerimle…

Dr. Mustafa Torun