TTB BAŞKANI NE DEDİ? NE DEMEDİ?


Dr.Mustafa Torun
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
mtorun3@gmail.com

“Hiç bir şey çıkar gruplarının etkisinden daha tehlikeli değildir.”      Jean Jacques Rousseau

Dünyada şu anda egemen olan “Küresel Anamalcı Sistemde” Algıyı yönetme alışkanlığı edinmiş iktidarlar ile onların yandaşı medya sektörünün en önemli özelliklerinden birisi algıyı yönetebilme özellikleridir. Bu nedenle, muhalif bireyler ile kurumsal yapıları hedefe koyarak onların üzerinden algı oluştururlar. Bir yandan ülkelerin gerçek gündeminin üstünü örterken, diğer yandan ise yapabiliyorlarsa onları cezalandırma yöntemini seçerler. Tipik örneği Macaristan’daki baskıcı iktidardır. Algı oluşturma da yaptıkları en belirgin noktalar; Niyet okumak ve söylenmemiş şeyleri söylenmiş gibi algılatmaktır.
*
Yaşadığımız ülke, şu andaki yönetim döneminde bu tür algı operasyonlarına sıkça sahne olan bir ülke konumundadır. Meslek Odamız Türk Tabipler Birliği(TTB), daha öncekiler gibi,bugünlerde bir kez daha böyle bir algı operasyonu ile karşı karşıyadır. Bir Bilim İnsanı, bir Adli Tıp Hekimi olan saygıdeğer başkanımız  Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “TSK’nın Kimyasal Silah kullandığını” söylediği iddiasıyla, bildiğimiz çevrelerce  hedef tahtasına konup, hakkında soruşturma başlatılıp, gözaltına alınmıştır.
*
Halbuki Sayın Fincancı’nın konuşmasını izleyenler, TSK’nın Kimyasal Silah kullandığını söylemediğini, bilim insanı sorumluluğunun gereği olarak uluslararası sözleşmeleri hatırlatarak,bu iddiaların bağımsız kuruluşlar tarafından araştırılmasına izin verilmesi gerektiği gerçeğini özellikle vurguladığını anlayacaklardır. Canlı yayında yapılan konuşmanın bütünlüğünü bozacak şekilde konuşmanın içinden cımbızla sözcük çekmek, onun üzerinden bir bilim insanını ve onun başında bulunduğu bilim etiğinin ve insan sağlığının koruyucusu bir Meslek Birliğini hedef alma alışkanlığı olanlar zaman kaybetmeden harekete geçmişlerdir. Oluşturdukları algı ile bir kez daha yargısız infaz yapmayı seçtiler.
*
Nitekim sayın Fincancı, daha sonra yaptığı açıklamada, “Silah kullanıldığını söylemişim gibi algı oluşturuluyor. Ben bir insan hakları savunucusu, bir adli tıp uzmanı olarak bilim insanı sorumluluğumla iddiaların uluslararası hukuk çerçevesinde araştırılması gerektiğini söyledim.” Diye açıklama yapmıştır. Biz hekimler, meslek birliğimizin başkanını eleştirirken, bilinen bu çevrelerin algı oluşturma ve gündemi değiştirme taktiklerini göz önüne almak zorundayız.
*
Elbette birlik başkanı ve yönetim kurulu üyeleri eleştirilebilir. Hekimlerin çözüm bekleyen bunca sorunu varken, yönetimin  algı için kullanacağı mecralarda yine onun içinden cımbızla sözcükler çekerek, algı oluşturmasına yol açacak açıklamalardan kaçınılması gerektiği hususunun yanı sıra, yandaş medyanın açıklamayı amacından saptırmasından dolayı, toplumun bu konuşmanın gerçek amacını anlamayıp, tepki göstereceği konularda açıklama yapmanın yaratacağı sıkıntıların göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanabilir.
*
Ancak unutulmamalı ki, bütün bunların yapılacağı yer kurumsal yapının bütünlüğü içinde TTB bünyesindeki toplantılardır. Hâl böyle iken, bu ilkenin kenara itilmesinin ve eleştirilerimizin  TTB ve hekimleri yıpratacak şekilde ulu orta yapılmasının doğru olmadığını düşünüyorum.
*
Bu olay bize bir kez daha göstermiştir ki, birliği temsil edenlerle, birliğe bağlı odaların yöneticileri ile birliğin her bir üyesinin hassasiyetle korumaları gereken birliğin kendisidir. Dolayısıyla, birlik başkanından başlayarak, merkez konsey üyeleri, oda yönetim kurulu üyeleri ve tek tek üyeler olarak biz hekimler, nerede, hangi açıklamayı yapabileceğimizi bilmek durumundayız. Aksi bir durum ülkeyi algılarla yönetenlere, hem meslek grubu olarak biz hekimlerin, hem de bir bütün olarak sağlık alanının sorunlarını gözden kaçırması için bilerek malzeme vermiş oluruz. 
*
Başçelişkimiz; Emeklerini ve alınterilerini gece gündüz sarfeden binlerce hekim ve sağlık emekçisi ile onları sömüren sermaye temsilcileri arasındadır. Tali çelişkilerle uğraşmak bizi asıl çelişki ile olan mücadelemizi aksatır.
*
Ne olursa olsun, hangi düşüncede olursak olalım düşüncelerin cezalandırılması kabul edilemez. Saygıdeğer başkanımızın  bir an önce serbest kalması ve adilce yargılanması dileğimizdir. Üstünler Hukuk’u değil, Hukuk’un Üstünlüğü temel ilkemiz olmalıdır.
*
Sözlerimizi “Ahmet Arif” Ustamız ile bitirelim.

“Bir daha dünyaya gelsem aynı hayatı, daha ustaca ve korkusuz yaşarım. Ama bu sefer seni tanımakta gecikmem…”

Sevgilerimle..