NE YAZIK Kİ SU YOKSULU BİR ÜLKE OLDUK!..

Dr.Mustafa Torun
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
mtorun3@gmail.com

“Sular yükselince balıklar karıncaları yer sular çekilince de karıncalar balıkları yer. Kimse bu günkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemeli. Çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.”

Son günlerde su ile ilgili paylaşımlar daha çok su içme ile ilgili olduğunu görüyoruz. Bunlar Su İçmezsek başımıza neler gelebileceği ile ilgili olup, dünyanın giderek su kaynaklarını kirletip yok ettiğini, ülkemizin de su yoksulu ülkeler arasında başlara doğru koştuğunu, ne hikmetse daha az bahsettiklerini vurgulamak isterim.

Su kirliliğinden dolayı suyun azalmasına karşın farkındalığın oluşturulması ve buna yönelik su tasarrufunun arttırılması gerektiğini üzerine basa basa belirtelim.

“Yeryüzünün üçte ikisinden fazlası su olup, yaklaşık otuzda biri tatlı su kapasitesindedir.” Tuzlu deniz suyu tüm suların yüzde 97’si olup şu an içilmesi mümkün değildir. Tatlı suya erişim yüzde 1’in altındadır. Bir litre atık su, sekiz litre tatlı suyu kirletmekte olup, küresel kirli su miktarı 12 bin kilometre küptür.Bu hacim en büyük on nehirdeki tatlı sudan fazladır.

Suyun kirletilmesinin ciddi sonuçlara yol açacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Dünyadaki nüfus artışı ve sanayileşmenin beraberinde kirli su artışını da getirmiştir. “Türkiye’deki kullanıma hazır su kapasitesi yüz milyar metreküpten biraz fazla olup, bunun yedide biri içme ve kullanma içindir. Yaklaşık dörtte üçü tarımsal, onda birinden biraz fazlası sanayi amaçlıdır. Son kırk yıl içinde üç “Van Gölü” hacminde su alanımız heba edilmiştir. Ülkemiz, kişi başına düşen yıllık su tüketimi ile su yoksulu ülkeler arasında gelmektedir. Gelişmiş ülkedeki bir çocuğun su tüketimi gelişmemiş ülkedekine göre otuz kat fazladır”

Gelelim su içme konusuna. Öncelikle doz konusunu açalım.

"Tüm maddeler zehirdir, ilacı zehirden ayıran dozudur" diyerek zehire doz kavramını getiren Paraselsus’dur(1493-1541).”

Su içme ile son zamanlarda yapılan sosyal medya paylaşımlarına; Bu tür paylaşımlar bir yönden yararlı olsa da, bir yönden de telafisi olmayan zararlar oluşturabilmektedir. Konuyu gelin açalım.Elbette SU çok önemli bir öge olup, olmazsa olmaz bir konumdadır. Ama burada da ölçü yani doz çok önemlidir. Su bir kimyasal maddedir. İki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşmuş bir moleküldür. Aşırısı su içmek ani ölümlere neden olabilmektedir. Sağlıklı bir insanın kilogram başına günde aralıklı yani susadıkça ortalama 30 mililitre(oda sıcaklığında) su içmesi gerekir. Aksi ispat edilene kadar bir hekim olarak bana en doğrusu bu yöntem gelmektedir. Suyun Ölümcül Dozu;kilogram başına ortalama 90 mililitre civarındadır. Yani 100 kilogramlık bir insan için 9 litre su içmek; %50 olasılıkla ölümcül olabilmektedir. Bu miktar arttıkça, ölüm olasılığı da artmaktadır.

Örneğin 2007 yılında Kaliforniyalı bir kadın sadece 3 saatte 25 bardak (yaklaşık 6 litre) su içtikten kısa bir süre sonra su zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 2005 yılında yine Kaliforniya'daki bir erkek öğrenci grubu, bir yarışma sırasında 21 yaşındaki bir gence aşırı miktarda su içirerek ölümüne neden olmuştur.

SU NASIL ZEHİRLEMEKTEDİR?
Sorunun yanıtı hücrelerimizde gizlidir. İçtiğimiz suların içerisinde çok az miktarda "elektrolit" bulunur. Elektrolitler, sodyum veya potasyum gibi yüklü iyonlardır. Hücrelerimize kıyasla suyun içerisinde bu kimyasallardan yok denecek kadar az bulunur. Bu elektrolitler, normalde vücudumuz içerisindeki kaslar ve sinirler gibi hücrelerin düzgün çalışmasını sağlarlar, kan basıncı ve hacminin düzenlenmesinde görev alırlar. Bunlar olmaksızın vücudumuz düzgün işleyemez. Normalde hücreler ile hücrelerin etrafındaki elektrolit oranı sorun yaratmaz, çünkü böbreklerimiz fazladan olan suyu sürekli olarak vücut dışına atarak dengeyi sağlarlar. Ancak ne yazık ki böbreklerimiz kusursuz veya akıllı pompalar değildir. Çeşitli nedenlere bağlı olarak fonksiyonları yaşla bozulabilir.Suyu, sadece belli bir oranda dışarı atabilirler ve bu oranın üzerine pek fazla çıkamazlar. Dolayısıyla, bir anda yani aniden çok fazla su içecek olursak, böbreklerimiz bu suyu dışarı atamaz. Bu da, hücre içi ile dışı arasındaki basınç farkından ve oluşabilecek hiponatremiden(sodyum eksikliği) ötürü suyun hücre içine hücum etmesine yani ozmoz’a neden olur. Burada su olarak çay kahve değil doğrudan suyu kastediyorum. Ortalama okuyucuyu düşünerek kesin ifadeler kullandım. Affola!..

Doğrusu her insanın bireysel özellikleri farklı olduğundan ortalama 70 kg. sağlıklı bir kişinin en az 2 litre( 8 su bardağı) su içmesidir. Yukarıda yazdığım gibi dozu açmaması gerekir. Sağlık sorununuz varsa;KORUYUCU HEKİMLİK İLKELERİ çerçevesinde hekim önerisi ile, yani genelleme yapmadan, sizin bireysel özelliklerinize göre su içilmesi gerekir.

Sözlerimi sıkıcı olmaması için her zaman yaptığımız gibi; Aşık Mahzuninin çok bilinen güzel bir ezgisi ile bitirelim. Sermayemiz derdimiz olsa da , önümüze dağlar sıralansa da gidelim dostlarım derim. NE DERSİNİZ?

İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım
Önümüze Dağlar Sıralansa Da
Sermayem Derdimdir Servetim Ahım
Karardıkça Bahtım Karalansa Da

Sevgilerimle..