Bugün 8 Mart keşke çiçeklerden, karanfillerden başlayabilseydim yazmaya.

Depremden etkilenen bölgelerde barınma alanları, aşırı kalabalık ve mahremiyetten, aydınlatmadan mahrum kalan kadınlar. Ayrıca birçok barınma alanında kilitli olmayan kapılar  ve risk altındaki  kadınlar, kız çocukları ve engelli insanlar .

Özellikle hamile ve emziren kadınlar, yaşlı, yetişkinler,65 yaş üstü ve çocuklar olmak üzere en savunmasız olan kadınlar.

 

 Tuvaletler ve su alanları çevresinde, cinsiyete dayalı şiddete maruz kalabilen kadınlar.

 

 Yıkanamıyorum, çocuklarımı yıkayamıyorum diyen kadınlarımız, kendimizi ıslak mendillerle siliyoruz diyen kadınlarımız.

Çadırın fermuarı her açıldığında birinin gireceğinden korkan kadınlarımız. Çocuklarımı korumak için geceleri uyuyamıyorum diyen kadın. Tedirginler, psikolojik anlamda depresyondalar, İş yok, para yok.”

 Sadece pijamalarıyla sokaklarda kalan kadınlar.

Bu süreçte kadın ve kız çocuklarının şiddete karşı daha savunmasız hale gelen,  sağlık ürünlerine ulaşmanın zor olduğunu o psikoloji ile ailesini kaybedenlerin, çadırlarda tek başına yaşamak zorunda kalan, güvenlik sorunu olan, kadınları bugün analım hatırlayalım.

 

Doğal afetlerde çocuklarını kurtarmak için büyük bir fedakârlık gösteren kadın, yaşanan depremin ardından enkazdan çıkarılırken, başörtüsünü düzeltmeye çalışan kadın. Böyle çıkarsam insanlar ne der? Diyen kadın.

Çadırlarda umutsuz ve karamsar olan kadın. Bundan sonra ne olacağına dair hiçbir fikri olmayan yetkililerden gelecek umut dolu ve onları mutlu edecek açıklamaları bekleyen kadın..  Öfke yerini büyük bir çaresizliğe bırakmışsa bir de. Ne yapacağını bilemeyen kadın,

Henüz depremin şokunu atlatamadan, neler olup bittiğini anlayamadan kendisini ailesinin karnını doyurmak için yemek yaparken bulan kadın

 

BUGÜN DEPREMZEDE KADINLARA DİKKAT ÇEKMEK İSTEDİM KENDİMCE.

TÜRKİYE DEPREM BÖLGESİ.