Tarihe “Subaylar savaşı” olarak geçen ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasındaki en önemli noktalardan birisi olan Sakarya Meydan Muharebesi’nin 101. yıl dönümü. Bu savaşın Dünya Savaşı’nın emperyalist galiplerinin Yakındoğu planlarını kökünden sarsmış bir askerî olay olduğunu belirten Tarihçi Dr. Selim Erdoğan, savaşta coğrafyanın etkisine dikkat çekti.

Ankara’ya ulaşmak için Kütahya-Eskişehir savaşlarında olduğu gibi Türk ordusunun sol tarafını yok etmeyi hedefleyen Yunan güçlerinin 23 Ağustos’taki saldırısıyla başlayan mücadele tam 22 gün 22 gece sürdü. 

Selim Erdoğan

SİYASİ ALANA ETKİSİ BÜYÜK OLDU

Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan savaşı Cumhuriyet’e değerlendiren Dr. Selim Erdoğan şunları söyledi:

Bu savaş, Dünya Savaşı’nın emperyalist galiplerinin Yakındoğu planlarını kökünden sarsmış bir askerî olaydır. Sakarya Meydan Muharebesi aslında “Kütahya Eskişehir Muharebeleri” ile özdeşleşen, 1921 Temmuz ayı başında başlayan Yunan ileri harekâtının devamıdır. Türk Ordusu hızla büyüyor, örgütleniyordu. Bu ordu Ankara’da kurulan Millî Meclis aracılığıyla siyasi ve kurumsal bir zemine de oturtulduğundan, giderek kolay başa çıkılır bir hareket olmaktan uzaklaşıyordu.

Anadolu’daki Yunan varlığını devam ettirmenin tek yolu Türk ordusunu tamamen yok ederek Ankara’daki siyasi yapıyı tümüyle ortadan kaldırılmaktı. Halk, bu ordunun yenilmesinin, Anadolu’daki Türk varlığının yok olması anlamına geldiğinin farkındaydı. O yüzden neyi var ne yoksa verdi. Sakarya Meydan Muharebesi, bu yönüyle “Yoksulluğun Zaferi”dir. 

BAŞTAN SONRA BİR DEHANIN ÜRÜNÜ

Coğrafya yalnızca harita değildir. Fiziki unsurların da ötesinde iklim, bitki örtüsü, hidrografik yapı ve insan gibi faktörleri de bünyesinde barındırır. Muharebelerin başında ve sonundaki cephe yayılımına bakarsanız aslında Mustafa Kemal Paşa’nın Yunan Ordusu’nu gün be gün nasıl bir tuzağa çektiğini görebilirsiniz. Sakarya Meydan Muharebesi bu nedenle baştan sona bir dehanın ürünüdür.

Bu zaferle TBMM sadece askeri değil aynı zamanda siyasi bir zafer de kazandı. Beklenmedik bu direnişle tarihin seyri değişti. Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması ve Sovyet Rusya aracılığıyla Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan'la imzalanan Kars antlaşması siyasi olarak daha da güçlenmesini sağladı. Müttefikler arasındaki dengeyi de etkiledi.