Özel, Hatay İl Başkanlığında yaptığı açıklamada, “6 Şubat tarihinde yaşanan büyük depremde resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde, gerçek rakamlar bunun çok daha üzerinde olan kayıplarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek, Hatay ilimize bir kez daha geçmiş olsun dileyerek sözlerime başlamak isterim. 81 ilde içinde bulunduğumuz kurultay süreciyle ilgili ziyaretlerde bulunuyoruz. Buradan bütün Türkiye’ye seslenmek isteriz ki, çok büyük bir deprem yaşandı ve Hatay, neredeyse bu depremde iki kayıptan bir tanesini verdi. Depremin ikinci gününde koşup Hatay’a geldiğimde, ‘Bizi geriye bırakıyorlar’ serzenişlerini duydum. Yıkılmamış binaların, kaldırılmamış enkazların arasında belirsizliklerin Hataylıları rahatsız ettiği, belli şüphelerin şehirde kulaktan kulağa duyulduğu, bu kadar büyük bir acıdan bile birilerinin rant çıkarmak ve insanları haklarından mahrum edecek planlar içinde olduklarına ilişkin endişeler sürekli dile getiriliyor. Bütün Türkiye görsün ki, büyük deprem Hatay’ı yerle bir etti, Hatay’ın sorunları bitmedi, dağ gibi duruyor. Bugün durumla ilgili bilgi almak için buraya gelmeden Büyükşehir Belediye Başkanımızın yanındaydım. Aldığımız bilgilere, onların bölgedeki tespitleri, Hatay’da yapılacak çok iş olduğu, bir dakika bile Hatay’ın üzerinden dikkatlerin çekilmemesi gereğidir” dedi.

“Bundan sonra Hatay benim meselemdir”

Özel, şunları kaydetti:

“Bu büyük depremde arama kurtarma faaliyetleri noktasında ilk başlardaki büyük zafiyet ve koordinasyonsuzluk ve ardından yaşananlar Hatay’da derin yaralar açtı. Hatay çok büyük, çok nitelikli göçler verdi. Hatay herhangi bir şehir değildir. Hatay, her şeyden önce Atatürk’ün emanetidir. Atatürk’ün ‘Benim meselemdir’ dediği kendi meselesidir. Atatürk’ün emanet ettiği bu şehri ayağa kaldırmak, tarihi dokusuna sahip çıkarak ayağa kaldırmak, şehrin kültürel yapısını koruyarak, bu şehrin kutsal dinler açısından anlamını muhafaza ederek, bu şehrin yan yana birlikte yaşama kültürünü koruyarak, bu şehrin demografisine müdahale edilmesine izin verilmeksizin Hatay’ı gündemde tutmak, hepimizin boynunun borcudur. Ben, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Adayı sıfatıyla şunu söylüyorum: Bu kurultaydan emin olun ki gençleşerek, birleşerek, güçlenerek, inancımızı artırarak, üzerimizdeki ölü toprağını silkeleyerek, geleceğe umutla bakarak, bu kurultay salonundan birlik ve beraberlik içinde, bir kişiyi kaybetmeden, Sayın Genel Başkanımıza gerekli saygıyı ve vefayı göstererek hep bir arada çıkacağız. O salona 41 il başkanıyla girsem, 81 il başkanıyla çıkacağım. O salondan 1200 seçilmiş delegemizle el ele, omuz omuza çıkacağım. O salondan çıktıktan sonra hem bir sembolik önemi olduğunu düşündüğüm için, hem de daha sonra ne yapacağımızı göstermesi açısından burada söylüyorum ki, genel başkan olarak mazbatamı aldığım gün ilk ziyaretimi Hatay’a gerçekleştireceğim. Devamında Hatay ayağa kalkana kadar, Hatay’da artık herkes, ‘Tamam, Hatay artık geride bırakılmıyor, Hatay görmesi gereken ilgiyi gördü, hayat normale döndü’ diyene kadar, ilk genel başkanımızın sözünü, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 4 Kasım’da nasip olursa seçilmiş genel başkanı olarak sürekli tekrar edeceğim. Bundan sonra Hatay benim meselemdir, söz veriyorum.

Bir ülkenin ana muhalefet partisi lideri, bir meseleyi kendi meselesi yaparsa, o konunun üstünde durursa, onu gündemden düşürmemeye karar verirse, ülke o şehri görmezden gelemez. Ben, hangi konuda çalışırsam çalışayım, geçmiş dönemleri biliyorsunuz, özellikle kendi memleketimdeki Soma kazasından sonra Soma’nın meselesini, Türkiye’deki madenler meselesini, Türkiye’deki iş kazası meselesini, nasıl yıllarca gündemde tuttuysak, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan adayı olarak söz veriyorum, and içiyorum; Özgür Özel için Soma neyse, Hatay bundan sonra odur.

“Kimse bizden partinin yarınını sıkıntıya sokacak söz beklemesin”

Hatay’da sıcak siyaseti konuşmak için erken. Hatay’da, Hatay’ın acılarını konuşmak, Hatay’ı gündemde tutmak kritiktir. Geçmişteki kötü örneklerinde olduğu gibi, ya da bazı il kongrelerinde yaşadığımız gibi, bugün kongreyi kazanmak için partinin yarınını sıkıntıya sokacak sözü kimse bizden beklemesin. Biz barışçıyız, biz bütünleşmeden yanayız. Biz, itmekten kakmaktan, baba evini yıkıp yakmaktan, darmadağın etmekten, sonra da orayı toplamaya uğraşmaktan yana değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi, baba evidir. Burada Hatay örgütümüzle birlikte baba evinin çorbasını kaynatanlarla, bacası tütsün diye o baba evine odun çekenlerle birlikteyiz. Bütün Hatay’a da Türkiye’ye de söyleriz ki bu baba evi kimsenin tapulu malı değildir. Ne Kemal Bey’indir, ne Özgür Özel’in olacaktır. Baba evinin bir tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Baba evinin kapılarını açıp, yoksullukta, açlıkta, sefalette kalanların, işsizlerin, güvencesizlerin, depremzedelerin umudu Atatürk’ün kurduğu bu baba evidir. Meseleye bu hassasiyetle, bu ciddiyetle yaklaşıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde eleştiri konusu yaptığımız meseleleri 80 ilde konuşuyoruz. Bu 81’inci ilde, parti içi meseleleri konuşmayı diğer illere bırakıyorum. Bugün zamanımı Hatay’a konuşmaya ayırdım.”