Adaletin suçlulara emanet edildiğini söyleyen ve kararı "facia" olarak nitelendiren Şenol, “Elektronik kelepçeyle izlenen ve kendisinin bana yaklaşması mümkün olmayan birisi, benim hakkımda bir ay uzaklaştırma kararı aldırmış. Bu şahıs, üç kere adli kontrol ihlali yaptığı için üç gün tazyik hapsi cezası almıştı. Dün tekrar ihlal ettiği tespit edildi. Böyle davranarak hem adaleti zor duruma düşürüyor hem de psikolojik üstünlük sağlamaya çalışıyor" dedi. 

Daha önce Büyük Uyanış Derneği altında hareket eden bazı kişilerin, Twitter’da bir yayın açarak kendisinin adımın geçtiği diyaloglar kurduğunu söyleyen Şenol, "Bu kişi de orada bu kararı tartışmış, ‘Bu ülkede adalet var’ demiş. Ben, 90 gündür adalet bekliyorum. Bu yayınlar hakkında da suç duyurusunda bulunacağım. Üzücü olan, adaletin suçlunun eline emanet edildiği görüntüsü. Bu tehdit bana, bir kadın, akademisyen, bilim insanı ve doğruları söyleyen bir hekim olduğum için yapılıyor. Adalet bu yüzden gecikiyor, ama gerçek adalet mutlaka tecelli edecek ve ben o zamana kadar canımı ve aklımı koruyarak mücadele edeceğim” diye konuştu.

‘YAVUZ HIRSIZ ÖRNEĞİ’

Avukat Celal Ülgen ise kararla birlikte tehdit ve takip eden tarafın Şenol olduğu algısı yaratıldığını belirterek “Bu, ‘Yavuz hırsız ev sahibini bastırır’ atasözünün örneği gibi bir olay. Şahıs, hem Esin Davutoğlu Şenol’u tehdit ediyor hem de koruma kararı talep ediyor. İlk mahkeme, bu talebi reddediyor. Sonra itiraz ediliyor. İtiraza bakan mahkemeyse, kesin olmak üzere bi ay süreyle koruma kararı veriyor. Burada mahkemeyi de suçlamıyorum, çünkü başvuru üzerine böyle kararlar verilebilir. Yasa, şiddete karşı cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, beyana dayalı düzenlendiği için herkes uzaklaştırma kararı alabilir. Diğer yandan, bu durum beyana dayalı olmasa, şiddete uğrayan bir mağdurdan delil istemek zorunda kalınır” dedi.