Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeniden gündeme getirdiği “yeni anayasa” tartışmaları, mevcut rejimin sınırlarını daha da zorlayacak yeni bir dönem sinyali olarak değerlendiriliyor. Bahçeli’nin "kurucu anayasa" çıkışı, muhalefetsiz ve seçimsiz bir yönetim arayışının işareti olarak okunurken, İBB ve CHP'li belediyelere yönelik operasyonlar da bu sürecin bir parçası olarak öne çıkıyor.
19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyonlar sonucu Ekrem İmamoğlu dâhil 10 CHP’li belediye başkanı tutuklanmış, ancak aradan geçen üç ayda henüz iddianame hazırlanmadığı gibi kamuoyunu tatmin edecek bir delil de sunulmamıştı. Buna karşın, gözaltı süreçleri darbe dönemlerini hatırlatan görüntülerle servis edilmiş, muhalefet baskı altına alınmıştı. Aynı dönemde CHP Kurultayı’nın iptaline ilişkin açılan dava da ana muhalefeti yıpratma hamlesi olarak değerlendirildi.
Saray yönetimi, bir yandan yargı ve güvenlik gücünü kullanarak muhalefeti etkisizleştirmeye çalışırken, diğer yandan çözüm süreci ve yeni anayasa tartışmalarıyla DEM Parti gibi aktörleri Erdoğan karşıtı cepheden koparmayı hedefliyor. PKK’nin 10 Mayıs’ta silah bırakacağını duyurmasının ardından geçen sürede çözüm süreci hakkında net bir yol haritası çizilmezken, iktidar kanadı anayasa kartını masaya sürerek yeni bir siyasi oyun kurmaya girişti. Erdoğan’ın milletvekillerine anayasa çalışmalarında görev verdiğini açıklaması ve DEM Parti'den gelen bazı olumlu mesajlar da bu sürecin parçası olarak dikkat çekiyor.
Siyaset arenasında yaşanan bu gelişmeler, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde daha da derinleşen bir rejim tartışmasının içine gireceğine işaret ediyor.
MEVCUT REJİM DE ONLARA YETMEDİ
Bayramda açıklamalarda bulunan MHP Lideri Bahçeli’nin “kurucu anayasa” çağrısı ise yeni rejimi resmen tarif ediyor. 15 Temmuz sonrası kurulan yeni koalisyon, 2017 Referandumunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni onaylatmış, 2018’de “tek adam” rejimine resmen geçilmişti. Aradan geçen zamanda güçler ayrılığının ortadan kalktığı, yargı ve yasama organlarının yürütmenin kontrolüne girdiği, en tepeden en alta tüm kurumların işlevini yitirdiği bu sistem de AKP ve MHP iktidarına yetmedi. 2019 yerel seçimlerinde İstanbul’un muhalefete kaptırıldı, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ise iktidarın kalelerinin birer birer düşerek AKP’nin ilk kez ikinci parti konumuna gerilediği, CHP’nin 47 yıl sonra birinci geldiği bir sonuç ortaya çıktı. Bu durum iktidar için zamanın tükenmekte olduğunu gözler önüne serdi. Ekonomik kriz, derinleşen yoksulluk, eğitimdeki gerici kuşatma, sağlık başta olmak üzere her alanı dönüştüren piyasacı politikalar ve hukuksuzlukların neden olduğu krizler iktidarı köşeye sıkıştırdı. 31 Mart’tan bu yana hemen her kamuoyu yoklaması iktidarın yüzde 30 bandında sıkıştığını, hegemonya kuramadığını ortaya koydu.
Bir dönemin parantezini kapatan iktidar bloku, yeni bir dönemin de parantezini açtı. Dışarıda Ortadoğu’nun yeni dizaynı, içeride ise çözüm ve anayasa tartışmalarına sığınan iktidar ayakta kalmak için otoriterlik dozunu giderek artırırken kurumsallaşmış, totaliter bir rejim inşa ederek kendi varlığını sürdürme niyetinde. Seçimlerin göstermelik yapıldığı, sandığın formaliteden kurulduğu, muhalefetin bütünüyle elemine edildiği, devlet başkanının yüzde 80, yüzde 90 oyla seçildiği, yerel yönetimlerin tümüyle merkezi otoriteye bağlandığı, ses çıkaran, itiraz edenin cezaevine tıkıldığı bir rejim arzu ediliyor.
BU İKTİDARLA ANAYASA OLMAZ
Hayal ettiği rejimin inşasında baş düşman kategorisine CHP ve toplumsal muhalefeti oturtan Saray yönetimi, bunun için yol temizliği yapıyor. Bahçeli’nin çağrısını yaptığı “kurucu anayasa,” Erdoğan’ı, iktidarın ihtiyaç duyduğu “kurucu lider” koltuğuna oturtmayı, böylelikle rejimin tahkimatını sağlamayı hedefliyor. AKP ve MHP iktidarının başta yeni anayasa olmak üzere kurduğu tuzaklara düşmemek, bu iktidarla demokratik bir anayasa yapılamayacağını ısrarla vurgulamak ve bu rejim değişmedikçe ülkenin uçuruma sürüklenmekten kurtulamayacağını bir kez daha hatırlatmak gerekiyor.
∗∗∗
MECLİS MESAİYE BUGÜN BAŞLIYOR
TBMM, Bayram tatili sonrası çalışmalarına bugün başlıyor. Meclis’te, “Terörsüz Türkiye” için oluşturulacak ‘Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’nun yanı sıra iç tüzük ve anayasada değişiklikler için çalışmalar yürütülecek. Yeni anayasa için harekete geçen iktidar, temaslarını sürdürecek. Meclis’teki ana çalışma ise “Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu” olacak. Bu komisyon için de haziran ve temmuz aylarında TBMM’de siyasi partilerden görüş ve öneri alınacak. Bu doğrultuda komisyonun kaç kişiden oluşacağı ve partilerin temsil oranı da netleştirilecek.
∗∗∗
BAHÇELİ KURUCU ANAYASA DEDİ
Cumhur İttifakı ortaklarından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Darbeler anayasası yok edilmeli” diyerek seçim sisteminin değiştirilmesi çağrısını yaptı. Bahçeli dört maddede taleplerini şöyle özetledi:
- Darbeler anayasası yok edilmeli, milli iradeye dayalı, siyasi partilerin hepsinin düşüncesi alınarak bir kurucu anayasa anlayışı içerisinde yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu kabullenilmelidir.
- İkinci olarak Siyasi Partiler Kanunu gözden geçirilmelidir.
- Üçüncü olarak seçim sistemi gözden geçirilmelidir.
- Dördüncü olarak da TBMM’nin dava verimli çalışabilmesi için İç Tüzüğün güncelleştirilerek TBMM’nin varlığını herkese hissettirecek bir anlayışa sokmalıdır’’dedi.