Fethullaçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından kurgulanan “Poyrazköy, Kafes, ÇYDD, Amirallere Suikast” davalarındaki usulsüzlüklere ilişkin eski polis ve bilirkişilerin yargılandığı davanın ikinci celsesine dün de devam edildi. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmanın ikinci gününde, Yarbay Ali Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar ve ismini açıklamak istemeyen bir subay müşteki olarak hazır bulundu.

Davada dönemin polis memurlarından ‘Cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘İftira’, ‘Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği’ suçlarından yargılanan tutuksuz sanıklar Ersin Usta ve Necat Aksu ile ‘Cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘İftira’, ‘Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği’ ve ‘Haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek’ suçlarından yargılanan Hakkı Başkaya ve Tolga Güzeltaş savunma yaptı.

Etkin pişmanlıktan faydalanan ve söz konusu süreçte terörle mücadele biriminde görevli olan Necat Aksu savunmasında, görev alanı dışında olmasına karşın davada belirtilen CD’ler için ön inceleme yapıp yapmamasıyla ilgili olarak ‘Ben CD’lerin kopyalanıp kopyalanmadığını bilmiyorum, gelen CD’leri inceliyorum” yanıtını verdi.

"BEN OLSAYDIM SAKLAMAZDIM"

Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde söz konusu dönemde polis memuru olan Ersin Usta ise buzdolabı motorunda saklandığı iddia edilen mühimmat hakkında, ‘ben olsaydım orada saklamazdım. Motorun sıcaklığı neticesinde mühimmat patlayabilir mi, teknik olarak bilmiyorum’ dedi. Komiser Yardımcısı Hakkı Başkaya ise komiser yardımcılığı sınavında 2008 yılında 48 ve 2009 yılında 45 puan almasına rağmen 2010 yılındaki sınavdan 85 puan almasını ‘Çalıştım ve aldım. Lise başarım vardı’ diyerek savundu. Son savunmayı dönemin İstanbul İl İstihbarat Şube müdürlüğünde görev yapan Tolga Sarıtaş yaptı. Sarıtaş, 'Geniş alanda arama yapıldı, ben de istihbarattan katıldım. Yalnızca bir kez katıldım' diyerek kendisini savundu.

“YENİ YÖNTEMLERİ DAVALARI PARÇALAMAK”

Davayla ilgili gazetemize konuşan Yarbay Ali Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar, “Savunmasını yapan emniyet memurlarının çok rahatlar ve biz görevimizi yaptık deyip sorumluluğu üstlerinden atıyorlar” derken, ‘Bu rahatlıkları ve bahaneleri kabul edilemez düzeyde” ifadelerini kullandı.

Yarbay Tatar’ın abisi Ahmet Tatar ise davaların farklı şehirlerde görülmesinin etkisine dikkat çekerek şunları söyledi: “Amirallerin basın açıklaması davasında Avukat Ümit Bey, ‘vatan gibi dava da bir bütündür, parçalanamaz’ demişti. Bir davanın sanık ve tanıklarının bir mekanda yüzleşmeleri ifadelerin iddiaların herkes tarafından dinlenmesi sorular satılabilmesi gerekir. Etkin yargılama süreci ancak böyle sağlanabilir.Zaten 8 yıl sonra açılan dava baştan itibaren bölünüp parçalandı. Bunu yeni bir yöntem olarak kullanıyorlar. Davanın kamuoyundaki etkinliğinin fiilen önüne geçilmiş oluyor. Davada müdahil talebinde bulunanların ifadeleri bulundukları illerde alındı. Ben de Ankara'da ifade verip ayrıca yazılı beyanda bulundum.” Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde görülen duruşmaya bugün diğer sanıkların dinlenmesiyle devam edilecek.