İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken o dönemde 29 yaşında olan tarikat üyesi Kadir İstekli ile dini nikâhla ‘evlendirmesi’ ve çocuğun yıllarca cinsel istismara maruz bırakılması ülke gündeminde infial yaratmıştı.

 

İsmailağa cemaati olayın ardından Gümüşel ile ilgili yaptığı açıklamada, “Kendisinin camiamıza gönül bağı olmakla beraber cemaatimizde ve vakfımızda herhangi bir resmi görevi ve yetkisi yoktur, olmamıştır” ifadelerini kullansa da İsmailağa cemaatinin önde gelen hocaları istismar olayını ‘iftira’ olarak yorumlamış, istismarcı baba Gümüşel’e ‘büyük âlim’ diyerek sahip çıkmıştı.

Kamuoyunun tepkisinin ardından 15 Aralık’ta Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli tutuklandı, bazı tarikat üyeleri ise adliye önüne giderek destek oldu.

KADIN DERNEKLERİNİ VE LGBTİ+'LARI HEDEF ALDILAR

Gümüşel ve İstekli’nin tutuklanmasının ardından tarikat üyeleri sosyal medya hesaplarında paylaşımlarda bulundu. Yusuf Ziya Gümüşel'in sahiplenildiği, 'İşte size gerçekler' başlığı taşıyan mesaj tarikat üyelerince paylaşıldı. Paylaşımlarda H.K.G.’yi Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve LGBTİ+’ların kandırdığı iddia edildi. Söz konusu paylaşımda H.K.G. psikolojisi bozuk olarak diye nitelendirildi. Dava konusu olan ses kaydı ise 'ne olduğu belli olmayan' diye nitelendirildi. 

İşte o paylaşım:

 

AKP’Lİ YÖNETİCİ VE İMAMDAN DESTEK GECİKMEDİ

Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Danişment Mahalle Cami İmamı Yakup Özerkan ile Bursa İnegöl AKP Kadın Kolları Yöneticisi Gülten Berk de aynı mesajı paylaşan isimler arasında yer aldı. Özerkan ve Berk ise paylaşımına, “Dik tut başını Yusuf hocam, iftiraya uğramak Yusuf’ların kaderidir. Lakin sonunda hem gönüllere hem ülkeye sultan olurlar. Biz biliyoruz ki senin gömleğin arkadan yırtıldı. Müsterih ol bakma çakallara” notunu düştü. 

KADINLARDAN SERT TEPKİ

Tarikat üyelerinin hedef göstermelerinin ardından siyasiler ve hukukçular Cumhuriyet.com.tr’ye değerlendirmelerde bulundu. 

CHP PM Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, “Bu troller daha önce de skandalı açığa çıkaran gazeteci Timur Soykan’ı hedef göstermişlerdi. Bu kadar saldırgan olmalarının tek sebebi, gerçeğin gün gibi ortada durmasıdır. H.K.G.’nin yaşadığı mağduriyet kamuoyuna yansıdıktan sonra kadınların örgütlü gücü devreye girdi. H.K.G. için ‘Adalet’ çağrısı tüm ülkede yankılandı. Yaşanan skandal belgeleriyle mahkemeye sunuldu” dedi.

(Aylin Nazlıaka)

Nazlıaka,“İktidar, yaşananlar karşısında önce sessiz kaldı. Sonrasında ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, ‘Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir’ diyerek iktidarın bakış açısını ortaya koydu. Çocuklara hayatı zindan eden, çocuk istismarında ‘küçüğün rızası’ anlayışını benimseyen iktidarın karşısında duvar ördük. Kadına yönelik şiddete karşı hayata geçirdiğimiz YaşamHak projemiz kapsamında, şiddet gören kadınların ve istismar mağduru çocukların yanında oluyoruz. H.K.G. davası da bizim için takip ettiğimiz diğer istismar davaları gibi hayati öneme sahiptir. Adaletin sağlanması için dayanışmayı yükseltmemiz gereken günlerden geçiyoruz” diye konuştu. 

‘DAYANIŞMAYI YÜKSELTMEMİZ GEREKİYOR’

Nazlıaka açıklamasının devamında, şunları kaydetti:

 

“Gördük ki dayanışmayı yükselttiğimizde duruşma tarihi öne çekildi. İstismarcı ve çocuk yaşta zorla evliliğe onay veren baba tutuklandı! Bir kez daha dayanışmayı yükseltmemiz gerekiyor. 30 Ocak’ta görülecek duruşmada geç de olsa adaletin tecelli etmesini sağlamamız gerekiyor. Vicdanı olan herkesi bu istismar karşısında tavır almaya davet ediyoruz. Sosyal medyada yürütülen kirli propagandaya rağmen, ‘Çocuk susar, sen susma’ diyoruz. Tek talebimiz var: Adalet! Örgütlü gücümüzle tek ses olmak ve adaleti getirmek zorundayız.”

(Müjde Tozbey)

‘BAŞ EĞMEYECEĞİZ’

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı avukat Müjde Tozbey de “Söz konusu tarikat tarafından yapılan açıklamanın içeriği kendilerine yakışır boyutta. Bu yüzden biz de ‘Tarikatlar kapatılsın’ diyoruz. Çocuklarımızın bedenleri ve yaşamları üzerinde istedikleri gibi hâkimiyet kurabileceklerine inanan, anayasamıza ve kanunlara aykırı bir şekilde kurulan dini yapıların kapatılması gerekiyor. Çocuklarımız ‘mal’ değildir. Çocuklarımız toplumun sorumluluğundadır. Bu sorumluluğun, laik ve bilimsel düşünmeyen tarikatların elinden alınması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bize yönelik yapılan saldırıdan da başarılı olduğumuzu görebiliyoruz. Baş eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

 

‘TESADÜF DEĞİL’

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

Uzun zamandır kadın örgütlerine, kadınların kazanımlarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine saldırılar aileyi koruma kisvesi altında sistematik olarak yürütülüyor. Bakanlığın açıklamasına göre H.K.G. bakanlığa bağlı bir sığınakta kalmış, güvenlik riski yaşadığı için sığınaktan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu açıklamalar sadece kadın ve LGBTİ+ örgütlerine değil hakların ve sağlanan hizmetlerin tümüne yönelik bir saldırının söz konusu olduğunu, kadınların yıllarca mücadele edilerek elde edilen kazanımlara saldırıların devam edeceğini gösteriyor. Bu nedenle istismarı görmezden gelenlerin kadın örgütlerini ve LGBTİ+’ları hedef almasını tesadüf bulmuyoruz. Hedefleri açık bir şekilde çocukların istismar edildiği, kadınların her türlü şiddet ve ayrımcılığa maruz kaldığı bir dünyayı normalleştirmek ve buna karşı yürütülen mücadeleyi itibarsızlaştırmaktır.