Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, İstanbul’da düzenlenen iftar programında partililerle bir araya geldi. BTP lideri yaptığı konuşmada önce seçim adaletsizliğine dikkat çekti.
Yüksek Seçim Kurulu’nun kendilerine tahsis ettiği reklam alanlarının bile kullanılmasına müsaade edilmediğini ifade eden BTP lideri, tanesi 1.5 milyon liradan fazla olan üst geçit reklamlarının bir aday tarafından kullanıldığını söyledi.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş şunları söyledi;
“İstanbul’da üst geçit reklamları işgal edilmiş durumda”
“İstanbul’da 3 aydan fazla süredir üst geçit reklamları işgal edilmiş durumda. O reklamların tanesinin maliyeti 1,5 milyon liradan fazla. İstanbul'da bunlardan yüzlerce var ve hepsinde bir kişinin ismi var. Normalde seçime giderken Yüksek Seçim Kurulu ‘sokakları kullanma hakkı bütün siyasi partilere eşit olarak dağıtılabilmeli’ der ve bunun için bir kura çeker. Bu kurada, ‘Şu şu noktaları belediye iştiraki fark etmeksizin şu partiye tahsis etmek zorundadır’ der. Çünkü bunu yapmazsanız hiç kimse kendi sesini hiçbir yerde duyuramaz. YSK’nın bize belirlediği ve sunduğu bir reklam alanını alabilmek için ne mahkeme, ne YSK, ne belediye kapıları çürüttük biliyor musunuz arkadaşlar! Hakkımızı alabilmek için seferber olduk, hakkımızı bize vermiyorlardı. Bize, ‘orayı veremeyiz’ diyorlardı. Niye veremiyorsunuz? Bir açıklaması yok! Hak bizim, hukuk bizim ama bizim hukukumuza riayet edilmiyordu. Bunu kim yaptı arkadaşlar? Sanırsınız ki iktidar yaptı, yok bunu muhalefet yaptı biliyor musunuz?
“Senin diktatörün, benim diktatörüm yarışına girdiler”
Türkiye öyle bir kıskaçta ki, iktidarı da aynı olmuş muhalefeti de aynı olmuş. Şimdi bir yarışa düştüler yarışın konusu şu; ben senin diktatörünü beğenmiyorum, kendi diktatörümü iktidar edeceğim! Bize demokrasi lazım, bize gerçekten Cumhuriyet lazım. Herkesin ağzında bir Cumhuriyet, nedir bu Cumhuriyet? Atatürk bu ülkeyi Cumhuriyet rejimine geçirdi diye mi Cumhuriyeti istiyoruz? Cumhuriyeti niye istiyoruz? Çünkü Cumhuriyet her bir vatandaşın kendi özgür ve hür iradesini yönetime yansıtabilme hürriyetiydi. Cumhuriyet buydu ama biz son zamanlarda ne duyuyoruz? Oylarınızı bölmeyin diyorlar. Oylarınızı bölmeyin demek, ‘sizin düşüncenizin bizim nazarımızda hiçbir önemi yok, sizin ideallerinizin bir kıymeti yok. Siz oylarınızı istediğiniz insanlara değil, dönün dolaşın yine de bize verin’ demek. Oylarınızı bölmeyin demenin Türkçe anlamı bu. Sen ne istiyorsun, ne düşünüyorsun, ne hayal ediyorsun önemli değil.
“100 yıllık CHP’nin Erdoğan karşıtlığından başka fonksiyonu yok mu?”
Neye üzülüyorum biliyor musunuz, 100 yıllık bir siyasi parti, Atamızın kurduğu siyasi parti ve şu an Türkiye'de var olabilmesini tek bir şeye borçlu; Erdoğan’ı yıkma hedefine. Bu CHP'nin başka bir fonksiyonu yok mu acaba? Gerçi 20 yıldır bunu da beceremediler ama… Diyelim ki Erdoğan'ı yıktın peki ya sonra? Sonrası yok, sonrası yeni Erdoğanlar… Çünkü dayattıkları sistem bu. Türkiye'de alışılmış bir durum oluşturdular. Ne bu alışılmış durum; Türkiye'de bir kişi çıkar ve bütün hususlara kendi menfaatince karar verir ve bunu hayata geçirir. Türkiye'de buna alışıldı ve buna yeni isimler hazırlamaya çalışıyorlar. Biz BTP olarak bu düzenin A partisine de karşıyız, B partisine de karşıyız. Biz tam anlamıyla gerçek Cumhuriyetin yanındayız.
“Ceketimizi assak kazanırız zihniyetindeler, rahatlarını bozacağız”
Sorsan hepsi gençlerin yanında. Bir tanesi kritik bir noktaya bir tane genç getirebilmiş mi? Getirememiş. Niye böyleler biliyor musunuz? Çünkü hiçbir şey yapmasak bile, ceketimizi assak da şu belediyeyi alırız zihniyetindeler. Biz ceketimizi assak bile 100 -180 milletvekilini alırız diye huzurları, konforları yerinde. Ben aylar önce bir cümle söyledim, tekrar edeyim; biz bu siyaseti rahatlatmaya değil rahatsız etmeye geldik. Zannediyorlar ki bunlar biraz gerilse, düşük oy alsa, morallerini bozsak bunlar oyundan düşer zannediyorlar. Halbuki bilmiyorlar ki bizim mücadelemiz dünyada bir şeyler kazanmak için değildir. Bizim mücadelemiz yarınlara dair insanımıza, çocuklarımıza bir mantığı bırakabilmek üzerine bir mücadeledir. Dostlarım, siz hiç kaybedeceğinizi bile bile savaşa girdiniz mi? Kimdir kaybedeceğini bile bile savaşan? Size iki tane örnek vereyim; Kerbala'da Hz. Hüseyin'dir, Anadolu'da Mustafa Kemal'dir. O yüzden sizin üzerinizde büyük bir vazife var. Girdiğiniz hiçbir savaşın sonucuna bakmayacaksınız. Girdiğiniz savaşları kazanmak için yapacaksınız ama kaybetmek pahasına savaşacaksınız.
“Biz laiklik dediğimizde şaşıranlar; Atatürk sizin gibi değil bizim gibiydi”
Bu bir mücadeledir. Bu mücadele Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olarak kalabilmesinin mücadelesidir, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin laik bir devlet olarak kalabilmesinin mücadelesidir, Türkiye devletinin demokrasisinin ayakta kalabilmesi için bir mücadeledir. Bunu başkaları da söyler ama yalan söyler. Onların hiçbiri Türkiye'nin demokrasisi için bugüne kadar hareket etmedi, hiçbiri laiklik için bugüne kadar hareket etmedi. Biz bunu söylediğimizde şaşkınlıkla karşıladılar niyeyse? Halbuki baktığınız zaman laikliği bu ülkeye bir hediye olarak sunan Atatürk de aslında bizim gibi biriydi, onlar gibi değildi bizim gibi biriydi. Atatürk dualarla Meclis’i açan, büyük taarruzuna başlamadan önce, ‘Ya Rabbi sen bu Müslüman ordunun düşman postalları altında ezilmesine müsaade etme’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk bize laikliği armağan etti ve bizler bugün laiklik dediğimizde şaşıranlar aslında Atatürk'ün bu ülkeye getirdiğine şaşırıyorlar. Atatürk onlar gibi değildi bizim gibiydi, bizim değerlerimize sahipti. Atatürk’ün hayatını açıp okuyun bunu göreceksiniz.
“Vatandaşı oy deposu yapmışlar”
Türkiye'de birisi Kürt vatandaşlarımızı oy deposu yapmış, birisi Alevi vatandaşlarımızı oy deposu yapmış, birisi muhafazakâr vatandaşlarımızı oy deposu yapmış, birisi milliyetçi vatandaşlarımızı oy deposu yapmış. Ne bir tanesi Aleviliği bilir, ne bir tanesinin dinle diyanetle alakası var, ne diğerinin milliyetçilikle alakası var, ne diğerinin Atatürkçülükle alakası var ama buraları oy deposu yapmışlar hunharca kullanıyorlar. Biz ne yapacağız; böleceğiz. Neyi böleceğiz? Oyları böleceğiz. Neyi böldürmeyeceğiz? Vatanı böldürmeyeceğiz.
“BTP kurulduğu günden beri çizgisinden gram şaşmamıştır”
BTP kurulduğu günden bugüne savunduğu değerler bir gram şaşmamıştır, değişmemiştir. BTP dün söylediğini bugün inkar etmemiştir, başta ne söylediyse her zaman aynı yolda ilerlemiştir. BTP kurulduğu günden beri Atatürk demiştir, Cumhuriyet demiştir, milli bir ekonomi demiştir ve demokrasi demiştir. Bu ülkenin ihtiyaçlarını doğru bir şekilde ortaya koyabilen, sorunlarını doğru bir şekilde tespit edebilen bir tane parti vardır O da BTP’dir.”
Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz
Biz demokrasi diyoruz, onlar diktatörlük yarışı yapıyor -Ceketimizi assak kazanırız diyenlerin rahatını bozacağız -Biz laiklik dediğimizde şaşıranlar; Atatürk sizin gibi değil bizim gibiydi -BTP lideri Hüseyin Baş, İstanbul teşkilatıyla buluşmasında konuştu. Gelen Kutusu
YORUMLAR