Konu: Selahattin Demirtaş'ın kitabı... TCDD'deki sürgün ortaya çıktı

 

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, "TCDD’de ‘Demirtaş’ sürgünü" başlıklı yazısında, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Taşımacılık Anonim Şirketi’ndeki 'sürgünü' yazdı. 

 

Saymaz köşesinde,TCDD'de avukatlık yapan İ.K.,'nin iş yerindeki çekmecesinde Selahattin Demirtaş’ın ‘Leylan’ adlı romanını bulundurduğu için amiri tarafından polise ihbar edilip İzmir’den Malatya’ya sürüldüğünü belirtti. 

"Olay TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin İzmir Hukuk Müşavirliğinde meydana geliyor" ifadelerini kullanan Saymaz, elindeki tutanaklara göre, İ.K., ile  aynı odayı paylaştığı amiri E.K. arasında gerilim yaşandığı belirtti.

Saymaz yazısında yaşananları şu şekilde aktardı: 

İ.K.’nin iddiasına göre o sabah, duruşmayı kaçırdığı iddiasıyla E.K. tarafından azarlandı. İ.K. bu suçlamayı reddederek, yaşananları müşavire anlatacağını söyledi.

E.K. hakaret edip İ.K.’yi kurumu dolandırmakla suçladı. İ.K. şikayetçi olmak için Alsancak Polis Merkezi’ne gitti.

O, ifadesini verirken…

E.K., TCDD’nin özel güvenlik görevlisi Ö.K.’yi odaya çağırdı. İ.K.’nin çekmecesini göstererek, “Bak burada Demirtaş’ın kitabı var” dedi. ‘Leylan’ adlı romanı gören Ö.K., “Yasaklı mı, değil mi, bilmiyorum” şeklinde konuştu.

Ö.K.’nin ifadesinden:

“Kişisel alanı karıştırmak suç. Bu kadarına gerek var mı? Ben suça karışmak istemiyorum’ dedim.”

Terörle Mücadele ofiste

E.K., kitabı eline alarak, Personel ve Mali İşler Servis Müdürü E.U.’nın odasına koştu ve “Çekmecesinde buldum” dedi ve yasaklı yayın ele geçirdiğini ‘ihbar’ etti.

Beş kişi çekmecede Demirtaş’ın kitabının bulunduğu yönünde tutanak tutup imzaladı. Ardından E.K., Terörle Mücadele Şubesi’ni aradı ve polisi ofise çağırdı.

İ.K., olan bitenden habersiz, Alsancak Polis Merkezi’nde E.K. hakkında şikayette bulunmaktaydı. İfadesi alınırken, cep telefonu çaldı. Ofisten aranıyordu. Fakat telefondaki görevli, Terörle Mücadele Şubesi’nden olduklarını söyledi. Polis “Sizinle görüşmek istiyoruz” dedi.

 

İ.K., Alsancak Polis Merkezi’de olduğunu söyledi.

Polisler karakola geldi.

İ.K.:

“Çekmecemde terör suçunu barındıran kitaplar olduğuna dair ihbar aldıklarını ve aslı olup olmadığını sordular. Asılsız olduğunu belirttim.”

Üç yıl önce çıkan ‘Leylan’ hakkında toplatma kararı olmadığı için polisler bir işlem yapmadan geri döndü. Savcılık soruşturmaya açmaya gerek görmedi. İ.K., hakaret ve iftiranın yanı sıra kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirmekten de şikayetçi oldu.

E.K., ifadesinde, ‘çekmece operasyonu’nu bütün ayrıntılarıyla anlatıyor. “Bu kitabı günler öncesinden birkaç kere ve tekerrürle okuduğunu bizzat gördüm” diyor.

Şöyle devam ediyor:

“Memur olduğunu, siyasi propaganda içerebilecek kitapları ve yayınları getirmemesi gerektiğini, kendisiyle aynı odayı paylaştığımdan tarafımı ve kurumumuzu zan altında bırakacağını belirttim. Bir daha getirmeyeceğini söyleyerek, ‘Şimdilik üst çekmecemde bulunsun, öğle arası evime götüreceğim, lütfen tutanak tutma’ dedi.”

E.K., tartışmanın çıktığı gün İ.K.’nin odasının değiştirilmesi ve eşyalarının taşınması talimatının verildiğini kaydederek, “Taşınma sırasında şahsa ait kitap tarafımca fark edilmiştir. Uyarmama rağmen kitabı götürmediği ve açık alanda bıraktığı sabittir” diyor.

İ.K. baroya şikayet etti

İ.K. ayrıca İzmir Barosu’na başvurarak, E.K.’ye disiplin cezası verilmesini istedi. Dilekçesinde, “E.K.’nin arama ve tutanak eylemi gerçekleştirmesini izlediği polis dizilerine bağlamaktayım. Suç işlemiş, tutanak tutarak bu durumu tescillemiştir” diyor.

İ.K., kitabın kendisine ait olmadığını savunuyor.

Ekliyor:

“Leylan’ yasaklı kitaplar arasında değildir. Nesinin suç olduğunu anlayabilmiş değilim. E.K.’nin düşünce ve ifade özgürlüğü kavramını fakülte ve meslek hayatında öğrenmediği kanaatindeyim.

Sadece Avukat E.K. mi düşünce ve ifade özgürlüğü kavramını bilmiyor sanıyorsunuz!

İ.K., iki ayrı suçtan şikayetçi olurken, E.K de genç meslektaşını kuruma şikayet etti. TCDD, idari soruşturma çerçevesinde, “hukuk müşavirliğinin önerisi ve hizmet gereği” dün İ.K.’yi dün Malatya’ya sürdü."