(Cumhuriyetin 100. Yılında…)
Eskilerin söylediği öyle derin anlamlı sözler vardır ki, kendimize olan inancımızı yenilememizi, mücadele gücünü hiç yitirmememiz gerektiğini anımsatır bize. Yunus Emre’nin yüzlerce yıl önce söylediği “Kader Gayrete aşıktır” sözleri geçmişten yaşamakta olduğumuz bu günlere kadar uzanan bir bildirimdir. Bazı doğru hamlelerle kaderimizi belirleyebileceğimizi anlatan bu sözler derin bir bilgeliği taşır günümüze.
Güç sahiplerinin saplantıya dönüşen arzuları, illüzyona dönüşen duyguları, cehenneme dönüşen iktidar tutkuları ne yazık ki sade vatandaşın sade dünyasını cehenneme çevirdi. Basit ve temiz dünyalar mezar oldu hak etmeyenlere.
Haksızlıklara, kötü kullanıma isyan eden, milyonlarca yıl boyunca erozyonla şekillenen doğa sonunda isyan etti. Kendisini evrenin en akıllı varlığı sayan insan bu gidişi durduramıyor artık. İnsan edindiği bilgileri gerektiği gibi kullanamıyor.
Ah Aristo sen ne güzel söylemişsin ama seni duyan ve anlayan olmamış. “Bilgili olmak akıllı olmaya
yetmez. Akıllı olmak için bu bilgileri kullanmak gerekir” demişsin. Daha iyi anlaşılsın diye bir büyük laf daha
etmişsin; “Mutluluk ve erdem ciddi çabanın ürünüdür çünkü hayat şakaya gelmez”
Aristo’nun söyledikleri bu kadarla bitmemiş “İnsan politik bir hayvandır” demiş.
Cumhuriyetin yüzüncü yılında Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimize, güzel ülkemize yeterince sahip çıkabiliyor muyuz? Orta çağ karanlığına yuvarlanan kültürümüzü, çağdaş, demokratik bilincimizi koruyabiliyor muyuz?
Başımıza gelen kıyamet gücündeki deprem felaketi ile tüm yanlışlarımız yüzümüze vuruldu. Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselem” dediği 5.400 m2 vatan parçasını koruyamadık. Önce yeterli önlemleri almayarak, sonra da o bölge üzerinde hesaplar yapan fırsatçılara meydan vererek kaybediyoruz o emaneti.
Maraşlıların Kurtuluş Savaşı’nda büyük bir özveri ile yılmadan, kendilerinden her anlamda üstün düşmana karşı ortaya koydukları direniş tarihe geçen bir kahramanlık öyküsüdür. Ulusal bağımsızlığımızın kazanılmasında en büyük adımlardan biri olan bu direnişle “Kahraman Maraş” adını almıştır bu vatan parçası.
En büyük düşmana karşı verdiği savaşı kazanan Maraş şimdi sessiz. Hıçkırıklardan başka bir şey duyulmuyor. Kalanlar neye, kime karşı savaşacaklarını bile bilmiyorlar. Düşman belirsiz…
Yalnızca Maraş değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi, kendi gücüyle işgale on ay dayanan ve düşmana geçit vermeyen Antep’e 6 Şubat 1921 de “Gazi” unvanını vermiş. Çok acı bir ironi… Cumhuriyetin yüzüncü yılında 6 Şubat
2023 de Gaziantep depremle derin bir yara aldı.
.
Ünlü ozanlarımızdan Ümit Yaşar Oğuzcan bir başka zamanda şu dizeleri yazmış;
Öyle bir açmaza düştü ki vatan
Uyku belli değil düş belli değil
Çöktü üstümüze bir kara duman
Işık belli değil, loş belli değil….
Vatan için zor günler demiş şair...Şimdi olsa ne yazardı acaba? Bu ortak felakette hepimiz önce göçük altında kaldık, sınıfta kaldık, çaresizliği iliklerimize kadar hissettik... Bütün bunlar farkındalığımızı kullanıp açık zihinle düşünürsek tüm ulusumuza uyarı niteliğinde. Bilimi egemen kılmaktan başka yolumuz yok. Tüm kurumların bilimin ışığında, stratejik planlama ve organizasyon içinde çalışarak sürdürülebilir fayda sağlamasını dilerim.
“Kader Gayrete aşıktır.”