CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, mısır üreticileriyle bir araya gelerek sahadaki sorunları dinledi. Gürer, hem kuraklık hem de yanlış ithalat politikalarının üretimi ciddi biçimde sekteye uğrattığını belirterek, “Türkiye mısırda yüzde 85 oranında kendine yeterli. Ancak yanlış zamanlamayla yapılan ithalat, üreticinin belini büküyor” dedi.

Çiftçi hasat beklerken ithalatla karşılaşıyor

Aksaray’ın Eskil ilçesinde üreticiler Ali Esmekaya ve Ali Güç ile tarlaları gezen Gürer, mısırın gelişemediği alanları yerinde inceledi. Gürer, “Ülkemizde iki tür mısır yetiştiriliyor: dane mısır ve silajlık mısır. Silajlık mısır hayvancılıkta yem olarak, dane mısır ise yağ, doğrudan tüketim ve yem sanayisinde kullanılıyor.
2023 yılında 9 milyon ton mısır üretildi. Ancak bu yıl kuraklık ve ithalat baskısı nedeniyle ciddi üretim düşüşü bekleniyor. 2025’in ilk 6 ayında 2 milyon 518 bin 250 ton mısır ithal edildi. Bu ithalat için ödenen döviz 649 milyon 644 bin 47 dolar. Oysa doğru bir tarım planlamasıyla bu mısırı kendi topraklarımızda üretebiliriz. Fakat çiftçi, ekim ya da hasat zamanı ithalat sopasıyla karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.

 

Yeraltı suyu tükeniyor, mısır kuruyor

Üretici Ali Esmekaya, yaşanan kuraklığın ve su sıkıntısının boyutlarını anlattı:
“Yeraltı su kaynaklarımız tükendi. Sondaj açtık ama yeterli su alamadık. Sulama yapamayınca mısır yanıp kül oldu. Bu tarlada dane mısır var, ithalat da bizi çok etkiliyor. Bu yıl mısır ekimi azaldı. Buğdayda da durum farklı değil. Türkiye’nin 25 milyon ton buğdaya ihtiyacı var ama ancak 19 milyon 500 bin ton üretebildik.”

 

“İthalat çiftçinin moralini bozuyor”

Gürer, ithalatın üretici üzerindeki olumsuz etkisini şöyle açıkladı:
“Türkiye mısırda tam anlamıyla kendi kendine yeterli değil ancak ithalat yanlış dönemlerde yapılıyor. Hasat zamanı yapılan ithalat, çiftçinin gelirini düşürüyor ve moralini bozuyor.”

 

“Artık daha az ekiyoruz, çünkü kazanç yok”

Üretici Esmekaya, geçmişe göre mısır üretimini yüzde 20 azalttığını belirterek şunları söyledi:
“Kışın tonu 13 bin liraya kadar çıkan mısır, şimdi 10 bin 500 liraya düştü. Girdi maliyetleri artarken gelir artmadı. Eskiden 400 koyunum vardı, hayvancılığı bıraktım. Tosun besiciliği yaptım, onu da bırakmak zorunda kaldım. Şimdi çiftçilikle ayakta kalmaya çalışıyoruz ama çok zor. Dün mısırın fiyatı 10 bin 500 liraydı. Oysa girdi maliyetlerine göre fiyatın en az 15-16 lira olması gerekir.”

 

İthalat söylentisi bile fiyat düşürüyor

Esmekaya, ürettikleri dane mısırı Konya Borsası’na götürdüklerini ancak ithalat haberlerinin fiyatı anında düşürdüğünü söyledi:
“İthalat haberi yayılınca borsa fiyatı düşüyor. Geçen yıl ekmeklik buğdayı 16 bin 500 liraya satacakken 13 bin 750-14 bin liraya satmak zorunda kaldım. Bu yıl da mısır kısa boylu kaldı, başaklanma yok. Su olmayınca gelişme olmuyor. Tarlada ciddi zarar var. Gübre ve su olsaydı böyle olmazdı. Yan tarlada farklı tohum var, orada gelişme daha iyi. Bizim tarladaki ürün toparlanamaz.”

 

Kuraklık üretimi azaltıyor

Üretici Ali Güç ise, “Bu yıl kuraklık ve su sıkıntısı nedeniyle mısır üretiminde düşüş yaşanacak” dedi.

 

“Doğru planlama ile ithalat ihtiyacı ortadan kalkar”

Gürer, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre mısırın arz açığı bulunan ürünlerden biri olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ülkenin pek çok yerinde yetişebilen mısır, farklı alanlarda değerlendirilebilen önemli bir üründür. Doğru planlama yapılırsa ithalata ihtiyaç kalmaz. Ancak ithalatçı politikalar yerine üreticiyi destekleyen politikalar benimsenmelidir. Özellikle hasat döneminde yapılan ithalat, çiftçinin üretme isteğini kırmaktadır.
Orta Anadolu’da su kaynaklarının giderek azalması büyük bir kriz tehlikesi yaratıyor. Tarımsal sulama, ürün desenini ve rekolteyi doğrudan etkiliyor. Planlı üretim, su yönetimi ve üreticiye güven veren politikalar hayata geçirilmelidir.”