Bu makalede sizlere yaşadığım bu hayatla ilgili biraz bilgi vereceğim ve yaşadığım zorluklarla ve kolaylıklarla alakalı tecrübelere değinmeye çalışacağım. Kendim gibi olan görme engellilerin hayatlarına nasıl dokunduğumu dilim döndüğü kadar anlatacağım. Öncelikle kendimden biraz bahsetmek istiyorum. Sakarya iline bağlı Hendek ilçesinde 1991 yılında iki çocuklu bir ailenin büyük oğlu olarak dünyaya geldim. Dünyaya gelmemle birlikte hayat mücadelem başladı. 6 aylıkken görme engelli olduğumu anlayan ailem o doktor bu doktor beni gezdirmişler ancak ne kadar gezdirirseler gezdirsinler sonuç her zaman aynı oldu. Yaşım ilerledikçe görmediğimi daha iyi anlıyordum.

Daha küçük yaşlarda ailemden ayrı kalıp okumak için ailemden uzak memlekete gitmek zorundaydım. Nihayet okul yıllarım başladı. ben ailemden uzak bir memlekette tek başına hayata tutunmaya çalışıyordum . İlkokul, ortaokul dönemlerinde okurken şunu iyi anladım; eğitim bir görme engelli için ne denli önemliyse bağımsızlık da bir görme engelli için o denli önemliydi. Ben en azından o şekilde düşünüyordum. O yıllarda ve eğitimimden daha çok önem verdiğim bağımsız bir birey olarak kendimi yetiştirmeye çalışmaktı. Benim için bağımsızlık önemli bir etken olmuştu ve yine o yıllarda teknolojiye karşı ilgim artarak devam ediyordu. Adeta teknoloji için bir mücadele içine daha çocukluk yıllarında girmiştim. Eskiden küçük kasetçalarlar vardı. Bunları sökerek içinden çıkan parçaları inceliyordum o dönem de bilgisayarlara karşı bir ilgi de uyanmaya başladım. En çok da bilgisayarlar nasıl olurda bizlerin yapmak istediğini kolay bir şekilde gerçekleştirir düşüncesi benim zihnimi meşgul ediyordu. Hiç unutmam okul yıllarında İngilizce bir ekran okuyucusunu alıp bir cd yaptırdım.Hocama okul bitince memlekete geldiğimde hemen eski tüplü monitör bir de eski bir kasa bularak bu ekran okuyucusunu kurmuştum. Evde kendime bir yer yaparak önce bu bilgisayarı güzel bir parçalarına ayırıp bilgisayar içindeki parçalar hakkında bilgi edinmek için kurcalamaya başladım. Söküp içindeki parçaları tek tek kablolarla birlikte söküp tekrar takıyordum tabi bu sırada lise yıllarımdaydım.Lisede ilkokulda öğrendiğim bağımsızlıkla ilgili deneyim ve bilgilerimle fazla bir zorluk çekmedim.Ne yazık ki lise yıllarım fazla uzun sürmemişti. Gerekçe ise liseye gittiğim yıllarda lisedeki hocalarımızın bilinçsizliği liseyi bitiremeden lise yıllarımın bitmesini sağladı. Buna bağlı olarak eğitim düzeyinde büyük eksiklikler vardı. Liseye giden bir görme engelliye nasıl davranılacağından tutunda onunla nasıl ders işleneceğini bilmeyen hocalar .Onu sınıf içerisinde nasıl küçük düşürürüz ;arkadaşları arasında şunu şöyle yaparsak bu küçük düşermi diye düşünemeyen bir okul yönetimi ve öğretmen kadrosu vardı. Acı ama gerçek.Gitmiş olduğum lisenin yönetimi engellilerle ilgili hiçbir bilgiye sahip değildi ve oldukça bilinçsiz davranıyorlardı.

 

Bu da benim okuma isteğimi kırarak liseden ayrılmama sebep oldu. Ancak benim için hayat devam ediyordu.Çünkü önümde daha yaşayacağım güzel yıllar vardı .Bunun bilinciyle Kuran kursuna gitmeye karar verdim. Yaşadığım yerde yatılı bir Kuran kursuna giderek yazıldım. İlkokul yıllarından tecrübem vardı yatılı ortamlara. Bir yandan da açıköğretim liseye yazılarak sınavlara hazırlanıp liseye tekrar açıköğretimden devam ediyordum. Kurs bana çok şeyler kattı. Orada maneviyatımı ve çocukluk yıllarında babaannemin bana öğrettiği duaları ve bilgileri tekrar tazeleme fırsatı buldum. Kursta geçirdiğim güzel günleri kurs hocalarıma borçluyum. Çünkü onlar benim bir şeyler öğrenmem için çaba sarf ediyorlardı.Aman sen görmüyorsun otur bir kenarda asla demediler.Bana öğretebilecekleri bilgileri duaları ezberletirdiler. Bunun içinde ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar. Nihayet kursta geçirdiğim bir yıl doldu. Lise açıktan devam ediyordu. Ben yine köye ailemin yanına döndüm ve kendime uğraşacak bir şeyler arayışına girdim. Benim için teknoloji vazgeçilmez bir tutkuydu.Bu istek ve azim benim çocukluğumdan beri aklımın bir köşesindeydi. Şimdi tam zamanı diyerek babama bir bilgisayar aldırdım.Artık bana eski bilgisayar yetmez oldu o bilgisayarı söküyordum ,takıyordum. İçindeki parçaları ezberliyordum. Kısacası ben bilgisayar sökmeyi de takmayı da o eski bilgisayar üzerinden öğrenmiştim .Nihayet babam bana bir bilgisayar almıştı.Ben İngilizce olan ekran okuyucusunu o yeni bilgisayara kurdum . Önceleri İngilizceden bir şey anlamazdım ancak zamanla kulak aşinası oldum. Artık yarı Türkçe olan yarı İngilizce olan bu ekran okuyucusunu anlamaya başladım. Öncelikle program yapmayı öğrenmeliydim. Bunun için ne gerekiyorsa yaptım.Makaleler bulup okuyordum yada okutuyordum. Bunlardan kendim bir şeyler öğrenerek deniyordum.İlk olarak program yüklemeyi ve kaldırmayı öğrendim.Ardından program paketi hazırlamayı falan derken artık Türkçe bir ekran okuyucusuna ihtiyacım olduğunu anladım. Bunun için ilkokul arkadaşlarımla görüşerek bunu nasıl temin edebiliriz falan konuşuyorduk.Bir gün derneğin bir tanesinde otururken bir görme engelli arkadaş bende Türkçe ekran okuyucusu var ancak parayla satarım değince ben ondan bu programı almaktan vazgeçtim. Orada ona bir gün Rabbim nasip ederse bu para alma işlerini kökten kaldıracağım, bu insanların ihtiyaçlarını kendileri yapabilecek düzeye getireceğim dedim. Orada o da çok beklersin dedi.