Tony Gilroy’un yaratıcı yapımcı ve senarist olarak yükün büyük bir kısmını üstlendiği dizide aralarında Stellan Skarsgard, Adria Arjona, Fiona Shaw, Denise Gough, Kyle Soller, Genevieve O’Reilly gibi oyuncuların da olduğu zengin bir kadro var.  

“Diğer Star Wars dizilerinden farklı bir iş bizimki. Örneğin ‘Obi-Wan Kenobi’ hemen her şeyi belirlenmiş, öncesi sonrası bilinen bir hikâye anlatıyor, biraz boşlukları dolduran bir dizi gibi. Aslında insanların aklındaki soruları cevaplayor. ‘Mandalorian’ ise her bölüm çok basit ama çok kesin çizgileri olan bir anlatıya sahip. Dizimizde ise Star Wars evreninde çok az bilinen bir yere giriyoruz, bu anlamda çok yeni aslında. Sanki otoyolda bir çıkışa sapıp sizi köylere, kırsala götürüyoruz, tamamen farklı bir vokabüleri, farklı bir kafa yapısı var, her şeyi farklı.” Disney+’ın yeni ve iddialı yapımı “Andor”un yaratıcısı ve yazarı Tony Gilroy böyle anlatıyor diziyi. 

Star Wars evreninin bu farklı tasarımı aslında 2016 yapımı “Rogue One: A Star Wars Story”de de görmüştük. O film de yine Tony Gilroy’un imzasını taşıyordu ve tıpkı “Andor” gibi içinde Jedi kahramanların yer almadığı bir hikayeye tanık ediyordu izleyiciyi. Peki içinde hiç Jedi ve hatta ışın kılıcı bulunmayan bir Star Wars dizisi çekmek gibi cüretkar bir işe nasıl soyundu Gilroy, ona ilk sorumuz bu oluyor. “Galaksinin ne kadar büyük olduğunu hayal edin ve o devasa galakside yaşayanları düşünün. Tam da bütün Jedi şövalyelerinin yok olduğu bir dönem aslında. Bir söylenceden ibaret hepsi, birçokları ne olduklarını bile bilmiyor tam olarak. Star Wars galaksisindeki bir fırıncının, bir tamircinin Jedi’lar ya da ışın kılıçları hakkında bir şey düşündüklerini sanmıyorum hatta bildiklerini bile düşünmüyorum. Onun da ötesinde bu konuları işleyen öyle çok film çekildi ki… Buna dair yeni bir şey ne söylenebilir, bilmiyorum.”

 

 

Dizide başrolü, yani Andor karakterini canlandıran Diego Luna aynı rolü “Rogue One”dan beş yıl sonra yeniden üstleniyor. Gilroy’un deyişiyle “Cassian Andor’un devrim mikrobunu nasıl kaptığını, devrim tarafından nasıl dönüştüğünü, büyüdüğünü, eğitildiğini” bize gösteriyor. Bir liderin doğuşunu izlediğimiz “Andor”u elbette rolü canlandıran Luna’ya da soruyoruz.

“O müthiş evrene geri dönüp yeniden Cassian Andor’u canladırma şansına sahip olmak çok heyecan vericiydi” diyerek sözlerine başlayan Luna şöyle devam ediyor: “Öncelikle şunu belirtmek gerek, ‘Andor’ şimdiye kadar yapılmış en gerçekçi Star Wars hikâyesi. Buradaki insanlar gerçekten bir hayat mücadelesi veriyor ve devrimin nasıl uyandığına tanık oluyoruz. Galakside de farklı bir zaman, beş yıl önce imparatorluk tam bir hâkimiyet ve kontrol sahibi. Bir yandan da devrimin doğuşu yaşanıyor, her şey yakında bambaşka olacak. Cassian’ın çocukluğuna ait flash-back sahneler de var, yani dizide her şeyini feda etmeye hazır bir adamın bu noktaya nasıl geldiğini bütünlüklü bir şekilde anlatmaya çalışıyoruz.” 

O çok sevilen klişeyi kullanırsak, çok çok uzak bir galakside geçen “Andor”da imparatorluk güçlerine karşılık isyanın nasıl örgütlendiğini ve Cassian Andor’un nasıl bir devrimciye dönüştüğüne tanık oluyoruz. “Rogue One: A Star Wars Story” filmindeki hikâyenin beş yıl öncesini anlatan dizide casusluk, politik entrikalar, aksiyon, gerilim ve romantizm iç içe geçiyor.