Türkiye, 6 Şubat’ta tarihinin kara gününe uyandı. Kahramanmaraş merkezli deprem, 11 ilde yıkıma neden oldu. 44 bine yakın yurttaşımız can verdi. 13.5 milyon kişinin doğrudan etkilendiği depremin üzerinden iki hafta geçti ancak acılar hâlâ taze...

 

Yüz binlerce kişi memleketini, anılarını bırakıp göç etmek zorunda kaldı. Birçok il depremzedelere kucak açtı. Resmi verilere göre 440 binden fazla depremzede Mersin’e yerleşti. Adıyaman’dan Mersin’e giden yurttaşlar Cumhuriyet’e konuştu. Hepsinin ortak isyanı arama-kurtarma ekiplerinin geç gelmesiydi. Depremzede Ayten Y., “İlk depremden kendi çabalarımızla çıktık. Çocuklarım enkaz altındaydı. Çocuklarımızı da kendi imkânlarımızla kurtardık. Şanslı olmamın tek nedeni en üst katta oturuyor olmam. Bizim oturduğumuz bina 5 katlıydı. Alt katlarda oturanların hepsi öldü” diye konuştu.

‘YOL YOK BAHANE DEĞİL’

Kurtarma ekiplerinin geç gelmesine tepki gösteren Ayten Y., “Üç gün boyunca hiç kimse yardıma gelmedi. Ne bir AFAD yetkilisi ne bir sağlık görevlisi ne de jandarma ya da polis... Üçüncü günün akşamında gelmeye başladılar. Hava soğuk ve yağmurlu olduğu için o akşam da müdahale edilemedi. Dördüncü günde çalışma başladı. Adıyaman’da depremin ilk dört beş günü geceleri hava -14 dereceyi buluyordu. Zaten o soğukta yaşama ihtimali olanlar da öldü” diye konuştu.

“Bir il o kadar sahipsiz bırakılmamalıydı” diyen Ayten Y., “Seçim zamanı dağları aşıp gelebiliyorlarsa enkazın altındakileri, insanları kurtarmak için de gelebilirlerdi. ‘Yol yok’ diye bir bahane olamaz” ifadelerini kullandı. 

 

‘BAĞIRA BAĞIRA ÖLDÜLER’

Depremde üç çocuğunu kaybeden Z.Y. ise yetkililere tepki gösterdi. Çocuklarının cansız bedenine dört gün sonra ulaşabildiklerini aktaran Z.Y., “Üç çocuğumun cansız bedenini 4 gün sonra enkazdan çıkardık. “Kokuyor” diye yanına yaklaşılamıyordu. Biz çocuklarımızı battaniyeye sarıp gömdük. Benim çocuklarım bunu hak etmedi. Yetkililer gelip “Acınızı paylaşıyoruz” diye açıklama yapıyor. Siz hiç 6 yaşında 4 yaşındaki çocuklarınızın kokan cesetlerini günler sonra enkazdan çıkardınız mı? Siz hiçbir zaman bizim acımızı paylaşamazsınız. Onlar bunları yaşamadan bizim yaşadıklarımızı anlayamaz. Dört gün boyunca o binada ses vardı. Yardımlar zamanında gelseydi belki de kurtulacaklardı. Bağıra bağıra öldüler” diye konuştu. 

‘CESETLERLE UYUDUK’

Adıyaman’da sağlık çalışanı olarak çalışan A.A. da “Adıyaman kaderine terk edildi” dedi. Enkazdan çıkıp görev yaptığı hastaneye gittiğini aktaran A.A., “Enkazdan halkın yardımıyla çıktım. Belki birilerine yardımcı olabiliriz diye hastaneye gittim” diye konuştu. Kurtarma çalışmalarındaki koordinasyon eksikliğine dikkat çeken A.A., “Devletimiz ya buna hazırlıksız yakalandı ya da biz yetersiz kaldık” ifadelerini kullandı.

A.A., “Sokaklar çığlık sesinden geçilmiyordu. Ekipman yok bir şey yok. Yardım etsen edemiyorsun, gitsen gidemiyorsun. Herkes çok çaresizdi. İlk günlerde su olmadığı için insanlar yağmur suyu içti. Enkazın altında yaşam üçgeni içerisinde yer alıyor ancak soğuktan ölen de oldu. Cesetleri çıkaracak yerler yoktu, her yer ceset doluydu. Biz cesetlerin arasında uyumak zorunda kaldık” dedi.

 

‘BURADA CENAZELER YATIYOR MİLLET ORADA ALKIŞ ÇALIYOR’

Depremde Adıyaman’daki evleri yıkılan 13 aile, tütün kurutma iskelesini naylonlarla kapatarak buraya sığındı. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın ziyaret ettiği depremzedeler, “Derdimiz bulgur mercimek değildi. Tabii ki onlar da olması lazım ama düştüğümüz gün devlet yanımızda bulunup elimizden tutabilirdi. Devlet erken gelseydi belki bu kadar can gitmezdi. Üç gün boyunca beşikli anneler, emzikli bebeler enkazın altında can verdi. Birilerinin imdadına gelmesini bekliyorlardı. Üç gün boyunca Erdoğan bizi ölüme terk etti. Hepsi can verdikten sonra gelmesin. Ben ne yapayım o adamı, ben ne yapayım vekili, ben ne yapayım başkanı. Adıyaman halkını gerçekten ölüme terk ettiler. Gidiyor Urfa gibi bir şehirde, burada cenazeler yatıyor enkazın altında, millet orada alkış çalıyor. Bu adamın neyine alkış çalıyorsunuz. Vicdan yok mu? Merhamet yok mu?” diye isyan etti.