Gaziantep İslahiye depremin en fazla vurduğu ilçelerden biri. Kentin yarısından fazlası enkaz altında. Kahramanmaraş, Adıyaman’dan hiçbir farkı yok. Tek fark artık İslahiye’de insanlar için tarihin 6 Şubat’a, saatin de 04.17’de kalmış olması. Çünkü herkes beton yığını haline gelen enkazlardan yakınlarının artık sağ çıkması ümidini çoktan yitirmiş. 

 

"SAHİ, SAAT KAÇ?"

İslahiye’deki yıkıntılarda “Sesimi duyan var mı” sorusuna verilen yanıtın “tek tük” olduğunu söylüyorlar. 30 yıkıntı varsa bir sokakta onlardan birinden bile artık bu soruya yanıt verecek kimsenin olmadığını söylüyor Ayşe. Sonra dönüp bir anda “Bugün günlerden ne ki? Saat kaç” soruları aslında yaşananların özeti. Sonra yakınlarını yitiren insanlar Ayşe’ye soruyor: “Sahi tarih neydi ki?” 

"GÖZYAŞLARI KURUDU"

İlçede ağır “ölüm sessizliği” var. Kimseden “çıt” çıkmıyor. Sessiz sedasız gözlerden süzülen yaşlar var.   

Her köşe başı görülebilecek enkazdan cansız bedenler çıkıyor. Sonra ise prosedür aynı. Türkiye’nin dört bir yanından gelen cenaze araçları cansız bedenleri, Islahiye Mezarlığı’na götürüyor. 

"YORULDUM"

Mezarlığın her yerinde defin için kazılan koca boşluklar var. Bir kepçe operatörü, “Artık mezar kazmaktan yoruldum” diyor. Yaşamının en ağır yüküyle, 1.5 yaşındaki çocuğunu ceset torbası içinde kucağında gömmeye getiren babayı görünce de “İnsanların gözyaşı kurudu, artık mezarlar ağlıyor” diyor, biz susuyoruz...

Mezarlığın tam karşısına kurulan çadırlar dikkatimizi çekiyor. Etraflarında onlarca insan var. 10’un üzerinde çadır ve her biri “insan yıkama makinesi” sanki... 

SEYYAR GASİLHANE 

Cenaze nakil araçlarından çadırlara getirilen cansız bedenler, imamlar eşliğinde yıkanıyor, ceset torbalarına konuluyor. Cansız bedenler ailelere teslim edilip namaz saati beklenmeden kılınan namazlar eşliğinde defnediliyor. Görüntü içler acısı... Bu acıya dayanamayanlar mezarlığın duvarını yumrukluyor. “Allahım bizi neyle sınadın? Yalvarıyorum saatleri geri al” ağıtları yükseliyor. 

 

HALK ÖFKELİ

 

İslahiye sokakları ise “öfke dolu.” Tek bir kıvılcım “insanların patlamasına” yetiyor. Sabır yok. Bir anda öfkeli bir kalabalığın karşıdan koşarak gelen bir gencin üzerine doğru yürüdüğünü görüyoruz. Ne olduğunu anlamadan o öfkeli kalabalık bir anda gencin üzerine yükleniyor. “Ölesiye” vurmak istiyorlar. “Ne oluyor” diye sorduğumuzda, “Hırsızlık yapıyor ahlaksız” yanıtını veriyor öfkeli kalabalık. Polis sakinleştirmeye ve uzaklaştırmaya çalışsa da “öfke” dinmiyor. Polis “bu öfkeye”, “Hırsızlık yapmamış yanlış anlıyorsunuz. Hırsızlık yok. Açılın, anlamadan, dinlemeden yüklenmeyin” uyarısı yapıyor.