Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, kendilerine; “Adliyelerde bulunan baronun tabelalarında ve resmi yazışmalarındaki isminin değiştirilmesi” talepli bir yazı gönderildiğini açıkladı.

 

Talebi ANKA Haber Ajansı’na değerlendiren Köroğlu, şunları söyledi:

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından bir yazı yazılarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla tarafımıza iletilmiştir. Söz konusu yazı özetle, adliyelerde bulunan Baromuzun ve tabelalarında ve resmi yazışmalarındaki ismimizin değiştirilmesi gerektiği söylenmekte.

“AMAÇ AVUKATLARI VE BAROLARI BÖLMEK”

Söz konusu yazının başında da çoklu baro diye bilinen yasa değişikliğinin aslında kamu hizmeti niteliğindeki serbest meslek olan avukatlık mesleğinin daha iyi bir şekilde icra edilmesi amacıyla yapıldığı söyleniyor. Ama kimse aklımızla dalga geçmesin. Tüm kamuoyu da avukatlar da çok iyi biliyorlar ki o yasa tasarısına karşı bizler Ankara’nın girişinde, Meclis’in önünde, Adliye’nin önünde bu şehrin her yerinde baro başkanlarımızla beraber bir mücadele verdik. Neden o yasaya karşı çıktığımızı anlattık. Çünkü, o yasanın getirilmesinin tek bir amacı vardı. Avukatları ve baroları bölmek…

“ÇETİN MÜCADELERLE ORTAYA KOYDUK”

Savunmayı bölme amacına yönelik bu yasa tasarısının devamı niteliğindeki bu tarz talepler de aslında gerek Başsavcılığa gerek bize yönelik bir emir ve talimat vermedir. Biz, Adalet Bakanlığı’nın barolar üzerinde hiçbir zaman vesayet yetkisi bulunmadığını, 99 yıllık tarihimizde zaman çok çetin mücadelelerle ortaya koyduk. Hatta yıllar önce Teoman Evren başkanımızın dönemin Adalet Bakanı’nın Başsavcılığa gönderdiği bir yazı üzerine kaleme aldığı ve Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a gönderdiği yazıda da bu tarz makamlarda bulunanların makamların varlık sebebine aykırı olarak yapmış oldukları davranışların aslında adaleti onarılmaz bir biçimde yaraladığını, yıktığını ve küçülttüğünü söylemişti.

“ADALET BAKANLIĞI KARIŞAMAZ”

O yüzden, Adalet Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nin yetkisi dahilinde olmayan bir konuda kendisine vazife çıkararak bizim adımıza söz söyleme hakkı yok. Herkes kendi işine baksın. Kimse üzerine vazife olmayan bir konuda kişileri ve kurumları hedef göstermesin. Kaldı ki adliyeler aynı zamanda avukatların iş yeridir. Oradaki odaların bize tahsisine başsavcılıklar karar verir. O odada kullanılacak isimleri de biz belirleriz. Ankara Barosu da İstanbul Barosu da kendilerinin tarihlerini yazmış ve savunmanın üzerine isimlerini yıllar önce mühürlemiştir. Ankara Barosu’nun isminin ne şekilde kullanılacağına 99 yıl önce Ankara Barosu avukatları karar vermiştir. O yüzde Cumhuriyet ile yaşıt Ankara Barosu’nun tabelasında ne yazılacağına Adalet Bakanlığı karışamaz.