İstanbul’un yeni zenginleşme bölgesi Dolapdere’de lüks otellerin, lüks konutların birbiri ardına açıldığı, Koç Grubu’nun müzesi Arter’in hemen komşusu Dolapdere’nin ara sokakları... Yıllardır ağırlıklı olarak en yoksul vatandaşların alışveriş yaptığı bit pazarındayız... 

 

Müşterisi de satıcısı da yoksul pazarda, ikinci el bile denilemeyecek kadar eski giysiler, ayakkabılar, ev aletleri satılıyor. Kimisi evinden getirdiği ürünleri satmaya çalışıyor, kimi mağazaların kapısından bile geçemediği için biraz elden geçirilmiş bir giysi peşinde. 10-15 liraya tişört, 15-20 lira ayakkabı satılıyor. 

Önce satıcılarla sohbet ediyoruz. Pazarcı Eyüp Oğuz Atak, “Alım gücü çok düşük. Pazara gelenler kuru kalabalık, para diye bir şey yok. 5 liralık ürünü 3 liraya almaya çalışıyorlar. Kızamıyorsun da haklılar. Kimsenin durumu iyi değil, kötüye gidiyoruz” diyor. 

(Eyüp Oğuz Atak)

Hurdacılardan aldığı ürünleri satan Birol Karael ise şunları söylüyor:

“Paramız olsa bu işleri yapmayız. Hurdacılardan gidip alıyorum. Kazanabildiğimiz kadar kazanıyoruz. Kimseye muhtaç olmuyoruz. Yaşım 53, bu yaştan sonra kimse bize iş vermez. Alım gücümüz yok. Pazardan 20 liralık beyaz peynir, 10 liralık taneyle sebze alıyorum. En fazla haftada 50 lira harcıyorum. Torunlarımıza çikolata bile alamıyoruz. Bir çikolata olmuş 20 lira. 6 torunum var, nasıl alalım?” 

 

(Birol Karael)

PARASI OLMAYANA BEDAVA 

Belgin Orakçı ise ikinci el mont ve ayakkabı satıyor. Pazara gelenlerin çok yoksul olduğunu ve alım gücünün kalmadığını söyleyen Orakçı, “Biz de ekmek parası için buradayız. Bazen bakıyoruz gelen müşterinin durumu kötü. Para da almıyoruz. Bazen gelen çocuğun ayağında ayakkabı olmuyor. Dayanamayıp ayakkabı veriyoruz” diyor. 

İkinci el kıyafet satan Şükran Göçer de “İkinci el almaya yöneldi herkes. Torunlarımızın eski kıyafetlerini de getirip satıyoruz. 30-40 liraya kot pantolon satıyoruz. Zamlar belimizi büktü. Biz de market market dolanıyoruz, hiçbir şey alamıyoruz” diyor.

Pazardan giysi ihtiyaçlarını karşılamaya gelen Yunus Uyar ise durumunu şöyle anlatıyor:

“Eskisi kadar alım gücümüz kalmadı. İnsanlar zor durumda. Ben kiracıyım ve 2 bin 500 lira kira ödüyorum. Ancak ev sahibim 7 bin lira yapmak istiyor. 7 bin lirayı ben nasıl vereyim? Mağazalara giremiyoruz. Mecburen ikinci el almam gerekiyor. İnsanlar son kullanma tarihi geçmiş ürünleri yiyor. Ben nasıl her şey güllük gülistanlık diyeyim?”